İmamın Cübbesine Sarılanlar Kaybettiler [Ömer Sağlam]

 Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
"30 Mart mahalli seçimlerini nasıl yorumlarsınız?" diye bana bir soru sorsalar cevabım hazırdır; "İmamın cübbesine sarılanlar kaybettiler!"
İmam kim?
Elbette Pensilvanya'daki şeyhten bahsediyorum.
Yani taraftarlarının tabiriyle Muhterem Fethullah Hoca Efendi hazretlerinden.
Peki, kimlerdi imamın cübbesine sarılıp oraya tutunmaya çalışanlar?
Bunu söylememe gerek var mı?
Bunları herkes biliyor artık Türkiye'de.
Oysa bu fakir, karınca kararında ve kendi çapında uyardı durdu günlerdir, bu türlü siyasetin yanlış olduğunu.

Bakınız 05.03.2014 tarihli ve "Altı sıfırlık başbakan ve Kahire'den Kiev'e Rabiacılar" başlıklı yazımda neler demişim bu konuda:
"...Öte yandan başbakanın katrilyon olarak ifade ettiği bu rakamları söylerken halktan gizlediği ve güya kurnazlık yaptığı bir başka durum daha vardır. Oda para çeşidini özelikle söylemiyor başbakan. Yapılan harcamaların, TL'mi, Dolar mı, Euro mu olduğunu söylemiyor. Bahsetmiş olduğu rakamların içinde belirtmiş olduğu illerde çalışan kamu personeline yapılan maaş ödemelerinin olup olmadığını da belirtmiyor. 10 katrilyon, 8 katrilyon, 3.5 katrilyon deyip geçiyor. Gerçi 'BİZİM İÇİN DEMOKRASİ AMAÇ DEĞİL ARAÇTIR' diyen bir insandan da daha fazlası beklenemez. Ancak bu konudaki hükmümüzü de vermiş olalım; başbakanın yaptığı tek kelimeyle ayıptır...

Başbakanın yaptığı, ahlaki açıdan ayıp olmasına ayıptır da, muhalefetin yaptığı da ondan aşağı kalmıyor. Onlar da başbakanın 'Pensilvanya' ve 'Paralel Devlet' şeklinde çiğneyip durduğu sakıza, '17 Aralık Operasyonu' ve 'Ses kayıtları' üzerinden çiğnedikleri sakızla karşılık veriyorlar. Halkın karşısına plan ve proje ile çıkan sanki yok gibidir. Burada en dikkat çekici çağrıyı yine de Sayın Bahçeli yapıyor ve o, en azından 'Sokaklara inmeyin. Gereğini sandıkta yapın' diyor  parti tabanına..."

Ayrıca, muhalefetin Fethullah Gülen cemaatiyle fazla içli dışlı olmamasını, bu cemaatin 12 yıldır velinimeti olan AKP'ye ihanet etikten sonra muhalefete haydi haydiye yapacağını da söyledim, üstelik 25 Mart 2014 tarihli ve "Prof. Dr. Enis Öksüz'ü saygıyla selamlıyorum" başlıklı yazımda bu durumu "Daha önce de dile getirdim; benim bu cemaat hakkındaki kanaatlerim müspet değildir... " şeklinde özetledim.

"Başbakan, Devlet Bahçeli'ye ebter mi dedi?" başlıklı 24.02.2014 tarihli yazımda ise durumu;
"Başbakanın cemaat hakkında kullanmış olduğu 'HAİN' tabiri, vaktiyle Bülent Arınç'ın kullanmış olduğu 'ALÇAK' tabirinden sonra galiba en ağır tabirdir. Hayır, ben burada cemaat savunuculuğu yapmıyorum ve itiraf etmek gerekirse, benim bu cemaatle yıldızım hiç barışmamıştır. Tıpkı Milli Görüşle barışmadığı gibi..." şeklinde dile getirdim.

Ne yazık ki; sesimi kimselere duyuramadım,
Kimseler itibar etmedi sözlerime.
İşte çıplak gerçek ortada.
Muhalefet %3-4'lük cemaat oyları için bu cemaatin ellerine tutuşturduğu üç-beş kasetle propaganda çalışması yaptı yaklaşık iki aydır.
Cemaat için %3-4'lük oy potansiyeli var demem şundandır:
AKP, 2011 Genel Seçimlerinde %49.8 oy aldı değil mi?
Peki dünkü seçimlerde ne aldı?
%45.5.
Aradaki fark nedir?
%4.3!
Bu oranın hepsi cemaate ait olsa bile (ki; bu farkın tamamının cemaate ait olduğu da şüphelidir?) muhalefet bu oy miktarına güvenip de imamın peşine takılmamalıydı.
Gelin görün ki; bu cemaat propaganda işinden iyi anlıyor.
Sahip olduğu siyasi gücü olduğundan daha fazla göstermede oldukça mahir.
Hele hele hâlâ %45-46 oranında kamuoyu desteği olan iktidar partisiyle çata çat mücadele ediyor görünmesi ve elindeki medya gücüyle iktidara saldırması, muhalefeti ziyadesiyle cezbetmiş bulunmaktadır.
Muhalefet partileri, bu cezbenin etkisiyle Gülen Cemaati'ni şu ya da bu şekilde savunur duruma düşmüştür seçim meydanlarında.
Cemaat medyası ise muhalefetin ucundan, kenarından kendilerine vermiş oldukları desteği köpürte köpürte, tekrar tekrar yayınlayarak iktidar partisinin oy tabanının büsbütün kemikleşmesine sebep olmuştur.
Muhalefetin bu türlü bir seçim kampanyası yürütmesinin hata olduğu, 30 Mart 2014 seçimlerinde kabak gibi çıkmıştır ortaya.
Alın, güle güle hayrını görün!

Peki Kimdir Bu  Suat Kınıklıoğlu?
27 Mart 2014 günü ise facebook sayfamda "Mansur Yavaş'ı Uyarıyorum" başlıklı bir yorum yaparak, CHP adayı olmakla birlikte MHP ve Ülkücü kökenli olması hasebiyle pek çok Ülkücü gibi bizim de sempatimizi kazanan Mansur Yavaş'ın, ne idüğü belirsiz bazı karanlık adamlarla içli dışlı olmasının yanlışlığını vurgulayarak, Mansur Yavaş'ın, AKP'li Eski Vekil Suat Kınıklıoğlu ile yan yana poz vermesi karşısındaki şaşkınlığımı paylaştım arkadaşlarımla.

Suat Kınıklıoğlu kimdir fazla bilmiyorum. Ancak Tayyip Bey, bu zatı 2007 yılında getirip bizim Çankırılıların önüne koydu ve "bunu vekil seçin" dedi, Çankırılılar da seçti!
ne de olsa Tayyip Bey, ceketini aday gösterse onu da vekil seçeriz biz!
Bunun içindir ki; meclisteki pek çok vekilin içi boş ceketten farkları yoktur şu anda. 
Bu sebepledir ki; 2007-2011 yılları arısında Çankırı Milletvekili olarak mecliste bulundu adı geçen.
İnternetten öğrendiğim kadarıyla;  AKP MKYK üyesi ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, ayrıca  TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi ve Türkiye-ABD Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı olarak görev yapmış.
Sık sık Erdoğan'ın prenslerinden olarak lanse edildi vekil olduğu dönemde.
ABD ile ilişkisi var mı bilinmez ama ABD'ye ilgisi olduğu kesin gibi Kınıklıoğlu'nun.
Zaten Almanya doğumlu ve bütün eğitimini Avrupa ve ABD'de yapmış.
Yani batı terbiyesiyle yetiştirilmiş bir adam Suat Bey.
Gülen cemaati ile ilişkisi var mı emin değilim ama Gülen Cemaati'ne ait Today’s Zaman'da köşe yazarlığı yaptığı bilgisi var yine internette.

Kınıklıoğlu hakkındaki en ilginç bilgilerden birisi de onun 2009 yılında, üstelik ABD'de dile getirdiği söylenen şu  sözleridir:
"Kemalistleri, laikleri, susturmazsanız, bunların buradan rapor yazmasını, haber kaynaklarına ulaşmasını engellemezseniz, Türkiyedeki ABD düşmanlığı asla bitmez.."(*).
Yani Suat Bey, iktidar partisi tarafından "KUMPAS" olarak isimlendirilmeye başlayan gelişmelerin merkezinde olan bir adam.
Süreçteki etkisi nedir bilinmez ama anlaşılan Ergenekon ve Balyoz davalarına sempati ile bakan birisi.
Geçenlerde ne görsem beğenirsiniz; bu Suat Kınıklıoğlu, CHP'li Ankara B.B. Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın yanında!
Mansur Yavaş, dün akşam "27.500 oy farkıyla Ankara'yı alıyoruz" şeklinde açıklama yaparken de yanındaydı Suat Kınıklıoğlu!

Suat Kınıklıoğlu, kimin ve hangi gücün kontenjanından Mansur Yavaş'ın yanına sokuldu bilmiyorum ama daha düne kadar Tayyip Bey'in prenslerinden birisi olan Suat Kınıklıoğlu'nun Mansur Yavaş'ın yanında boy göstermesi ve CHP'nin böyle bir adama kucak açması anlaşılır gibi, üstelik de hayra alamet değildir.
Benden söylemesi.
Kim bilir Mansur Yavaş, CHP, MHP ve TİP tabanlarının ortak desteğine rağmen Ankara'yı belki de bunun için kaybetti!
Yani ne idüğü belirsiz adamları yanına aldığı için.
Dün gece yarısı saat 03 sularında evimin balkonunda baktığımda gördüğüm manzara, Mansur Yavaş'ın belirttiğim üç partinin tabanından da oy aldığını gösteriyor çünkü.
Zira Çankaya İlçe Seçim Kurulu'nun görev yaptığı Seyranbağları Necla Kızılbağ Lisesi'nin önünde oy torbalarına sahip çıkmaya çalışanlar arasında CHP'li ve TİP'lilerin yanı sıra çok sayıda Ülkücü genci de gördüm ben!
Zaten MHP'nin Ankara'da İl Genel Meclisi için aldığı oylarla B.B. Başkanlığı için aldığı oylar arasındaki hemen hemen yarı yaraya olan fark da buna işaret etmektedir.
Hemen bütün otoriteler kabul ediyor ki; Ankara ve İstanbul'da B.B. Başkanlığı konusunda MHP'liler CHP'li adaylara oy desteği sağlamıştır.

Savaş Daha Da Kızışacak
Tayyip Bey'in dün akşam yapmış olduğu geleneksek balkon konuşmasından da anlaşılıyor ki; iktidar ile cemaat arasındaki kirli savaş ikinci ve en çetin aşamasına girmiş bulunmaktadır.
Zira Başbakanın konuşması, birleştirici olmaktan çok uzaktı ve hatta tehdit içeriyordu.
Yine inlerine girmekten filan bahsetti.
Anlaşılıyor ki; Tayyip Bey, bu seçimlerde cemaatin siyasi gücünü test etme imkanı buldu ve buradan hareketle cemaatin devlet içindeki uzantılarını daha kolay temizleyeceğini ve bunun partisine fazla olumsuz bir etkisinin olmayacağını düşünüyor.
Bunun yanında cemaat de boş durmayacak gibi.
Muhtemelen, onların elinde de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine özel, tapeler ve görüntü kayıtları mevcut.
Özetle; bu bahar ve yaz ayları Türkiye'de çok sıcak, ancak bir o kadar da verimli geçecek efendiler!
Hasatınız bol olsun!
Şimdiden herkese iyi seyirler diliyorum! 


 

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN