Milletvekili Danışmanları ve TBMM'deki Kölelik Sistemi [Ömer Sağlam]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Soma Faciası ile bir kez daha öğrendik ki; bu ülkenin madencileri tamamıyla köle pozisyonunda çalıştırılıyorlar. Sadece maden işçileri de değil, aslında bu ülkenin bütün işçileri aşağı yukarı aynı çalışma düzeninde iş görüyorlar. İşçilerin haklarını korumakla görevli sendikalar her geçen gün biraz daha zayıflıyor, sendikalı işçi sayısı her geçen gün biraz daha azalıyor. Sebep, mevcut iktidarın çalışma hayatına egemen kıldığı taşeronluk sistemi. Taşeronların kalpleri taşlaşmış, sendikalı işçi istemiyorlar! 
 
Hükümet ise elbette bilinçli olarak, ısrarla bu düzene seyirci kalıyor. Siyasal iktidar, insanlık onuruna yakışacak şekilde yapacağı yasal düzenlemelerle çalışma hayatını iyileştireceği yerde,  İslam öncesi cahiliye dönemi Araplarının "Kader" ve "Kaza"anlayışını dayatan geleneksel İslam düşüncesinin en katı şeklini temsil eden kimi dini grupları ve cemaatleri facia bölgesine davet ederek onları bakan seviyesinde karşılıyor(1) ve kendilerinden, ölenlerin yakınlarını, arkadaşlarını ve bölge insanını ikna etmelerini  ve sözüm ona yazgılarına rıza göstermelerini sağlamalarını istiyor. 
 
Milli Mücadele ve Soma Faciası!
Siyasal iktidardan bu sinyali alan ve iddialara göre; iktidar nezdinde (iktidar tarafından) dışlanan Gülen Cemaati'nin yerini almaya çalışan bir ve liderliğini Mahmut Ustaosmanoğlu'nun, vitrin görevini ise Cübbeli Ahmet Hoca diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün yerine getirdiği İsmail Ağa veya Çarşamba Cemaati de denilen dini gruba mensup 50 kadar garip giysili adam(2), facia bölgesinde gruplar halinde ev ev dolaşarak ikna turları atıyorlar. İnsanlara metanet ve sabr-ı cemiller tavsiye ediyorlar. Siyasal iktidara isyan etmemelerini ve böyle yaparlarsa madende ölenlerin ruhlarının da bundan muazzep olacağını (azap göreceğini) öğütlüyorlar! 
 
Hatta iddialara göre; tıpkı Milli Mücadele yıllarında Mustafa Sabri Efendi, Dürrizade Abdullah Efendi ve İskilipli Atıf Efendi gibi İstanbul Hükümeti'nden yana tavır koyan devrin ünlü hocalarının bilgileri tahtında olmak üzere, başkanlığını İskilipli Atıf Efendi'nin yaptığı "Teâli İslam Cemiyeti" adına hazırlanan ve düşman uçakları vasıtasıyla cephede savaşan askerlerimizin üzerine atılan bildirileri anımsatır şekilde bildiriler hazırlayıp facia bölgesindeki halka dağıtıyorlarmış(3)
 
Bildiri metinleri farklı olsa da amaç aynı; sakın ha siyasal iktidara karşı isyan etmeyin yoksa günahkâr olursunuz! Aksi takdirde mevcut iktidar, babalar gibi satmak suretiyle yapmış olduğu özelleştirme işinin sarpa saracağını iyi biliyor.  Çünkü mevcut iktidar, özelleştirme adı altında hemen bütün kamu hizmetlerini taşeronlara havale etmiş olmanın bedelinin ağır olacağını kavramış bulunuyor. Bunun için de, İsmail Ağa Cemaati'nin cübbesinden, şalvarından ve sarığından medet umuyor. 
 
Soma Faciası sonrası bölgeye giden ve yapmış oldukları yoğun dini telkinatla halkın içinde biriken karbonmonoksit gazını almaya çalışan İsmail Ağa Cemaati mensuplarına tavsiyemdir; aman ha mevcut iktidarın şirinlik gösterilerine kanıp da kendinizi Gülen Cemaati'nin yerine filan koymaya çalışmayın! Gülen Cemaati gibi siyasete bulaşıp siyasi iktidardan pay istemeye yeltenmeyin. Hazır, Cübbeli Ahmet Hoca sayesinde benim gibi adamların da az çok sempatisini arkanıza almışken gidin kendi işinizi yapın mollalar! Hele bir düşünün; uluslararası bağlantıları da olan Gülen Cemaati'ni büyük ölçüde sürklase eden bu iktidar, sizlere neler yapmaz ki! Tabiri caizse; tilki kurnazlığı ile meydanda iki seksen bir doksan yatan çakalın durumuna iyi bakın ve sakın ola aslandan pay isteme yanlışlığına düşmeyin. Aksi halde, aslanın elinden ben bile kurtaramam sizleri. Hele de ikinci dereceden şeyhiniz Cübbeli Ahmet'in başına gelenlerden sonra. Alimallah kaçmak için Jetsky'e bile binseniz bulup yakalarlar sizi. Gün olur bir deli poyraz eser, cübbeleriniz bir tarafa savrulur, sarıklarınız bir tarafa. Benden söylemesi...
 
TBMM'deki Kölelik Sistemi!
Deniyor ki; Türkiye'deki maden işçilerini köle durumuna düşüren maden yasası, uluslararası sözleşmeler de dikkate alınarak sil baştan yenilensin! Kim yapacak bu yenilemeyi? TBMM değil mi? Ne de olsa TBMM, Milli İrade'nin tecelli ettiği yerdir öyle mi? Hayır efendim, öyle değil! TBMM, Milli İrade'nin tecelli ettiği yer değil, Siyasi Parti liderlerinin iradelerinin tecelli ettiği yerdir! Mevcut "Seçim Kanunu" ile mevcut "Siyasi Partiler Kanunu", partilerin tamamıyla lider sultası ile şekillenmesine zemin hazırlıyor çünkü. Demokratik seçimler mi? Hikâye! Biz milletvekillerini seçmiyoruz aslında, sadece siyasi parti liderlerinin bize dayattıkları adamlara oy veriyoruz. Özetle; Türk Milleti'nin milli iradesi Siyasi liderler tarafından tutsak edilmiş bulunuyor. Bizi temsil eden vekillerin istikbali, liderlerinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere göre şekilleniyor. Bu durumdaki bir vekilin, milletin iradesini tam olarak meclise yansıtması mümkün olabilir mi? Dolayısıyla; şu anda Türk Milleti'nin iradesi tam anlamıyla tutsak edilmiş bulunmaktadır ve iradesi tutsak edilmiş bir milletin boynundaki zinciri kırması ve ayağındaki prangadan kurtulması mümkün değildir.
 
Açık konuşmak gerekirse; TBMM'de şu anda tepeden tırnağa kadar bir kölelik sistemi caridir. Milletvekilleri, Siyasi Parti liderlerinin, meclis çalışanları ise milletvekillerinin kölesi durumundadırlar. Çünkü gelecekleri ve meclisteki varlıkları sahiplerine bağlıdır bu insanların. Tıpkı ağanın marabaları gibidirler. Ağaya diklenen, köyden kovulmakta alır soluğu...
 
Çağdaş Köleler: Yasama Danışmanları ve Sekreterler
Bu yazımızda üzerinde duracağımız kişiler, tam anlamıyla milletvekillerinin kulu, kölesi durumunda olan sözüm ona Yasama Danışmanları ve milletvekili sekreterlerdir. Siz bakmayın, bu adamların sağda, solda"Milletvekili Danışmanıyım-Milletvekili Sekreteriyim" diyerek, kendilerini danışmanlık veya sekreterlik yapmış oldukları milletvekillerinin yerine koyarak hava basmalarına. Aslında tamamı birer çağdaş köle durumundadırlar bunların! En başta beyinleri danışmanlık yaptıkları milletvekilleri tarafından satın alınmış insanlardır bunlar. Milletvekillerinin iradesi ve buyruğu dışında özgür bir şekilde düşünmeleri ve iş yapmaları mümkün değildir. Çünkü en başta tabi oldukları ve sözüm ona Milli İrade'yi temsil eden TBMM tarafından geliştirilen mevzuat böyle emretmektedir!
 
İşte size, "Yasama Danışmanı" adı verilen bu adamların, tabi oldukları mevzuattan bazı hükümler. Daha doğrusu, TBMM Başkanlık Divanı'nın 06.01.2012 tarih ve 12 Sayılı ve 29.03.2012 tarih ve 19 sayılı kararları ile son şekli verilen ve "MİLLETVEKİLLERİNİN YASAMA FAALİYETLERİNDE SÖZLEŞMELİ OLARAK ÇALIŞTIRILACAK DANIŞMAN, İKİNCİ DANIŞMAN VE İLAVE (YARDIMCI) PERSONEL HAKKINDA HİZMET SÖZLEŞMESİ ESASLARI" na ilişkin bazı hükümler:
MADDE 7- (1) Bu Esaslara göre çalıştırılan personel, görevini mevzuata, birlikte çalıştığı milletvekili tarafından verilen talimatlara ve kendisiyle yapılacak sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirir, bunlarda yer alan hak, sorumluluk ve yükümlülüklerine uyar. 
 
MADDE 8- (1) Hizmetin, TBMM’de veya milletvekilinin uygun göreceği yerlerde verilmesi esastır. Bu Esaslara göre çalıştırılan personel görev yönünden milletvekiline bağlıdır. 
 
MADDE 10- (1) Bu Esaslara göre çalıştırılan personelin çalışma gün ve saatleri ile göreve devamı hizmet verdiği milletvekilince belirlenir. Bu personele çalışma gün ve saatleri dışındaki çalışmaları için ayrıca bir ücret ödenmez. 
 
MADDE 11- (1) Bu Esaslara göre çalıştırılan personelin, hizmet verdiği milletvekilinin gerek yurtiçi gerekse yurtdışı seyahatlerine katılması veya bir yere gönderilmesi halinde Kurum bütçesinden herhangi bir ödeme yapılmaz. 
 
MADDE 15- (1) Bu Esaslara göre çalıştırılan personel, herhangi bir siyasi partiye üye olamaz ve siyasi faaliyetlerde bulunamaz. 
 
Sözleşmenin sona ermesi 
MADDE 18- b) Hizmet verdiği milletvekilinin bu personelin görevden alınmasını yazılı olarak talep etmesi halinde, 
e) Hizmet verilen milletvekilinin herhangi bir nedenle milletvekilliği görevinin sona erdiği tarihte, 
f) Yeni seçilen milletvekilince, statülerinin devam ettiğine ilişkin talepte bulunulmaması durumunda, milletvekili genel seçimlerinin ardından yapılan ilk seçimle TBMM Başkanının seçildiği tarihte, 
sona erer(4).

...
Sadece saydığımız şu 6 madde bile, "Yasama Danışmanı" adı altında milletvekillerinin hizmetine verilen bu insanların ve elbette sekreterlerin, aslında tam anlamıyla, yani kelimenin tam anlamıyla birer "Köle"olduğunu göstermektedir bize. Bu şartlarda çalışan bir insana, herhalde "Danışman" değil, olsa olsa hizmetçi, odacı, kahya, halayık, ayak işçisi, getir-götür işçisi veya meclisin marabaları denilebilir. Zira"Danışmanlık" yüksek bir sıfattır ve danışman, danışandan her zaman için daha bilgili, daha tecrübeli ve daha olgun olmak durumundadır. Bu anlamda Tayyar Altıkulaç için Diyanet çevrelerinde anlatılan bir rivayeti aktaralım isterseniz burada.  Eski Diyanet İşleri Başkanlarından olan Dr. Tayyar Altıkulaç, milletvekilli seçildikten sonra bir ahbabı gelmiş yanına ve oğlunu "Danışman" sıfatıyla yanına almasını istemiş. Tayyar Altıkulaç'ın cevabı şu olmuş ahbabına: "İyi de kardeşim ben senin oğluna ne danışabilirim ki! Senin oğlun ne bilir ki!"
 
Gelin görün ki; adeta "kölelik" sistemini çağrıştıran bütün bu olumsuz şartlara rağmen her seçimden sonra milletvekillerinin odaları danışman ve sekreter olmak isteyenlerle dolar taşar. Ağlayanı mı ararsınız, yalvaranı mı? Araya hatırlı kişileri koyanları mı ararsınız ya da burada söylemekten hicap duyduğum maksatlarla milletvekili arkadaşının yanına danışman veya sekreter sıfatıyla adam yerleştirmek için arkadaşına ricacı olup, baskı yapanları mı? İnanın bunların hepsi yaşanıyor o meclisin çatısı altında ve ben bunların hemen tamamına kendi gözlerimle şahit oldum! 
 
Birlikte çalışmış olduğu milletvekillerinin karakterine, helal süt emmişliğine, eğitim seviyesine ve adam gibi adam olmasına bağlı olarak seviyeli bir şekilde bu işi yapan danışmanları ve bilgi ve donanımı itibarıyla milletvekilleri nezdinde saygınlık kazanmış danışmanları özellikle tenzih ederim; ancak hiç bir işi olmadığı için "Danışman" sıfatıyla milletvekillerine kapılananlarla, üç beş kuruş daha fazla maaş almak için diğer kamu kurumlarından geçici olarak meclise gelen danışman ve sekreterlerin durumu gerçekten içler acısıdır! Bu gruba girenler, mecliste sırf biraz daha fazla kalıp, biraz daha fazla ücret alabilmek için birlikte çalışmış oldukları milletvekilinin her türlü nazını, kaprisini, azarını, aşağılamasını hatta bazen tartaklamasını sineye çekme durumunda kalırlar. Bir önceki yazımda aktardığım üzere, danışmanlarını sille tokat dövmeye kalkışan vekiller bile vardır meclisin çatısı altında...
 
Öte yandan, vekil danışmanları ve sekreterleri, TBMM'nin ilgili birimiyle, yukarıda bazı hükümlerini verdiğimiz, sözleşmelere ilave olarak bir de çalışacağı vekille sözleşme imzalarlar! Bu sözleşme, bir nevi taahhüt veya işin başında tıpkı bakanların başbakana vermiş oldukları gibi bir "İSTİFA DİLEKÇESİ" dir. Milletvekili canı çekince, sizden alıp çantasına koyduğu bu tarihsiz istifa dilekçesini anında işleme koyar ve size "haydi anca gidersin" çeker! 
 
Bu anlattıklarım, benim birebir yaşadıklarım ve sadece 15 günü sözleşmeye bağlı olarak yaptığım bir aylık danışmanlık süresince şahit olduklarımdır. Ve ben bütün bunları, bugün haklı olarak AKP yönetimini diktatörlüğe gitmekle itham eden CHP'nin bir milletvekili ile yaşadım. Şimdi CHP'ye oy veren bazı okurlarım, bu sözlerimden dolayı belki de bana sitemde bulunabilirler. Ancak lütfen bulunmasınlar; çünkü ben bu durumu görevden ayrılırken hem CHP liderine (Danışmanı B.Ö. vasıtasıyla), hem de CHP Grup Başkan Vekillerinden birisine (Danışmanı M.K.) ilettim. CHP yönetimi, bu konuda herhangi bir önlem aldı mı bilmiyorum, ancak CHP'nin bizim milletvekilini götürüp İstanbul'un önemli ilçelerinden birisinde Belediye Başkanı adayı yaptığını biliyorum. Aynı şey diğer partiler için de geçerli midir onu da bilmiyorum. Ancak gelin görün ki; diğer bütün partilerde de benzer davranışlar sergileyen adamların olduğunu tahmin edebiliyorum. Bunun en açık göstergesi, parti içinde az çok muhalif ses çıkarma cesareti gösterebilen kişilerin anında partilerinden atılması, bu tür mahalli teşkilatların anında tasfiye edilmesidir...
 
Esasen bunlar, sadece benim bilip söylediklerim de değildir. Gazeteci Mustafa Mutlu da Milletvekili Danışman ve Sekreterlerinin "Köle" düzeninde çalıştırıldıklarını söyleyenlerdendir(5). Bir internet sitesinde yer alan "Meclis eliyle kölelik sözleşmesi" başlıklı haberde anlatılanlar da bizi destekler mahiyettedir. Özetle şöyle deniliyor haberde:
 
"TBMM’nin 'kölelik' sözleşmesi imzalattığı milletvekili danışmanları, gerekçesiz ve tazminatsız işten atılabiliyor, mesai ücreti almadan çalıştırılabiliyor. 'Danışman' olarak gösterilen akrabalar Meclis’e uğramazken, iş yükü kalanların omzuna biniyor... 'TBMM ve hizmet verdiği milletvekilinin uygun göreceği yerler' şeklinde, ucu açık olarak tanımlıyor. İstenilen her yere götürülüp çalıştırılabilen danışman ve yardımcılarına, ek ödeme de yapılmıyor. Sözleşmenin 10’uncu maddesi 'hizmet verdikleri kişiyle yurtiçi veya yurtdışı seyahatlerine katılmaları durumunda, bunun için kendilerine kurum bütçesinden herhangi bir ödeme yapılmaz' diyerek, personeli milletvekilinin insafına bırakıyor. Danışmanlar ve yardımcılar, maaşları dışında herhangi bir mali ve sosyal hakka da sahip değil. TBMM Başkanlığı’nın hazırladığı sözleşmede en vahim madde, çalışma süresi ve saatlerine ilişkin. Buna göre, personelin çalışma gün ve saatlerini hizmet verdiği milletvekili belirlerken, ek mesailer için ödeme yapılmıyor. Mesai süresi özellikle seçim dönemlerinde 7 gün ve 16 saatin üstüne kadar çıkabiliyor. Çalıştırılma yerleri ve süreleri konusunda bir kısıtlama bulunmayan danışmanlar ile yardımcı personeli işten atmak da bir o kadar kolay. Sözleşmeye göre bu kişiler, milletvekillerinin yazılı beyanıyla işten çıkarılabiliyor.Gerekçesiz olarak işten atılabilen personelin, tazminat alma hakkı da yok..."(6).
...
Milletvekili danışmanı ve sekreteri olmak isteyenlere küçük bir ışık tutabildimse ve halen bu işleri yapanların sorunlarını yeteri kadar dile getirebildimse ne mutlu bana... 




Ömer Sağlam
____________
1-http://www.radikal.com.tr/turkiye/ismailaga_cemaati_somada_bakan_yildizla_gorustu-1192569,
2-http://www.yeniakit.com.tr/haber/ismailaga-cemaatinden-50-hoca-somada-18281.html
3-http://sozcu.com.tr/2014/gundem/somada-kazaya-riza-kadere-teslim-bildirisi-511881/ & 
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/40941-somada-tebligciler-ev-ev-gezerek-bildiri-dagitiyor.html
4-http://www.tbmm.gov.tr/genser/esaslar_danisman_ikinci_danisman_ve_ilave_yardimci_personel.pdf
5-http://www.gazeteci.tv/danismani-modern-kole-gibi-kullan-bedelini-halka-odet-4907y.htm,
6- http://haber.sol.org.tr/ekonomi/meclis-eliyle-kolelik-sozlesmesi-haberi-80562

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN