Ne Güzel Çocuklardık Biz [Kenan Hazneci]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Ne güzel çocuklardık biz.. 
İlkokula başladığımız ilk gün, kızlar ve erkekler koro halinde ağlamıştık. 
Anne kucağından ilk ayrı kalışımızda, hepimiz biraz ürkek ve bilinmezlerle dolu bir yeni döneme başlamanın korkularıyla yüz yüzeydik. Ama sevdik okulumuzu, öğretmenlerimizi. Hepsi; almaktan çok vermeye hevesli, samimi ve anne babalarımız gibi içtendiler. İlk günden başlayarak bize okumayı, vatan sevgisini, iyi vatandaş olmayı ve elbette okumayı yazmayı öğretmeye başladılar. Defterlerimize çiziktirdiğimiz o ilk yamuk yumuk çizgilerle başladık okul çağlarımıza. Bir sayfa sağa, bir sayfa sola, sonra dik ve yatay çizgiler... 

Defterlerimizin kırmızı veya mavi renkli yağlı ve kolayca yırtılıveren kapları olurdu. Alamayanlar gazete kâğıtlarıyla da kaplayabilirdi. Temiz ve tertipli olmak; defterine, kalemine, kırtasiye malzemelerine iyi bakmak ve kaybetmemek önemliydi. Zorlukla taşıdığımız kara çantalarımızda günlük ve temiz defterlerimiz, tahtadan kayar kapaklı kalem kutumuz ve kitaplarımız olurdu. Silgi ve kalemtraş çokça kaybedildiğinden, genellikle boyunlarımıza bağlanan bir ipe takılı, güvende olurdu. 
Dersleri dikkatle takip eder, ufak tefek yaramazlıklar dışında sınıfta terbiyeli bir şekilde otururduk.
Geçmişten bir sahne: Samsun ilkokullarından birinin sınıfı

Teneffüsleri elindeki zille hademe duyururdu. Öğretmenimizin izin vermesiyle akan sel olur, kantine ya da bahçeye doluşurduk. Tost ve ayran en lüks menü idi ama arada bir yendiğinden olsa gerek, tadı hayli lezzetliydi. Okul içinde bir üst kata çıkmak meseleydi, orada bizden yaşça ve sınıfça büyük abi ve ablalarımızın derslikleri vardı. Onlarla arkadaş olabilmek bir statü göstergesi idi.
Müdürden ve başöğretmenden biraz korkardık; hayli sert bakışlı ve disiplinli idiler. 

Sene boyunca "Yerli Malı Haftası'nı, 23 Nisan, 29 Ekim ve 10 Kasım"ları coşkuyla kutlardık. 
En çok sevdiğimiz bayram elbette 23 Nisan olurdu. Haftalar önceden renkli krepon kâğıtları, kâğıt fenerler ve yazılarla sınıflarımızı süsler, bahçeden nasıl göründüğüne bakıp; keyiflenirdik. Yavrukurt olanlarımız bir başka havalı olurdu, kahverengi şapka, bej kazak ve kahverengi şortla çok özel görünürdük. Siyah düdüklerimiz, fularımız, kolumuzdaki semboller ve özel yavrukurt selamıyla bir başkaydık.
Törene okul olarak katılır, öğrenci olmanın keyfini çıkararak gururla yürürdük.

Yerli Malı Haftası'nda hepimiz evlerden getirdiğimiz kuru yemişler, meyveler, sebzeler ve bakliyatlarla masaların üzerinde pazar tezgâhları kurar, alışveriş yapardık. Zaten paranın pek geçmediği, değiş tokuşa dayalı bir ekonomik düzendi bizimkisi. Golden ya da Zambo sakızlardan çıkan artist fotoğrafları, misketler veya eski karikatür kitapları ile her şeyi alabilirdiniz. 

Farklıydı o okullar, o öğretmenler...
Her pazartesi ve cuma andımız okunurdu okullarda, göğsümüzü kabartarak gururla söylediğimiz... 
"10 Kasım"larda yürekten ve içten ağlardık, "Ata"mızla gurur duyar, onun bize emanet ettiği Cumhuriyeti koruyacağımıza yeminler ederdik. 

Artık ne andımız var, ne de bize emanet edilen Cumhuriyeti koruyacak inançlı nesillerimiz. 
Bu kadar savunmasız mıydı ve bu kadar kolayca yıkılabilir miydi Cumhuriyet ? 

Bizler güzel çocuklardık; evet, kendi çocuklarımızı da bildiğimiz gibi yetiştirdik belki. Ama bir şeyler eksik işte; bizler, o güzel çocuklar, abiler, ablalar, anneler babalar, komşular ve dostlar bir yerlerde bir şeyleri yanlış yaptık besbelli. 

Aydınlıktan yana, medeniyetten yana, insanca yaşamak ve yaşatmaktan yana olanlar; bu güzel ülkenin güzel insanları belki de bir düş gördüler bunca yıl boyunca... 
Belki de hiç yaşanmadı; geçmişteki onca kan, gözyaşı, dürüstlük, inanç ve gururla kurulan Cumhuriyet...

Artık yeniden ayağa kalkmanın, bizlere bin bir zorluk ve emekle yaratılıp teslim edilen mirası korumanın ve yaşatmanın zamanıdır. Unutmayalım, muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.




Kenan Hazneci
SAMSUN YEREL TARİH GRUBU-"Kurucu Üye"

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN