Erdoğan Seçilirse Cumhurbaşkanlığı Forsunu Değiştirebilir [Ömer Sağlam]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Evet, yanlış okumadınız; mazallah Tayyip Erdoğan eğer Cumhurbaşkanı seçilirse ilk işi Cumhurbaşkanlığı forsunu değiştirmek olacaktır! Bunu nereden mi biliyorum? Elbette Tayyip Bey'in bugüne kadar yaptıklarından. Çünkü hazret, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır anlayışına sahip bir siyasi figürdür.

Peşinen söyleyelim ki; Tayyip Bey "Her türlü milliyetçilik ayaklarımın altındadır" diyerek Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk Milliyetçiliği fikrine düşman olduğunu yüksek sesle dile getirmiş birisidir. Sadece dile getirmekle kalmamış, bunun gereğini de yapmıştır. Mesela, Türk Milliyetçiliği'nin yüksek perdeden vurgulandığı "Andımız" ı  okullardan kaldırtmıştır. Askeri birliklerin çevresindeki yamaçlara veya kışlaların münasip yerlerine yazılan "Ne mutlu Türküm diyene" sözlerini sildirtmiştir. Ziraat Bankası örneğinde olduğu gibi, bazı resmi kurumların adındaki Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) harflerini kaldırtmıştır. Yani özetle; Tayyip Erdoğan, Türk Milletine vurgu yapan, atıfta bulunan birçok şeyi kaldırıp atmıştır bir kenara.

Üstelik Tayyip Bey'in mensubu bulunduğu zihniyetin, mevcudu bozmak, yönetmiş oldukları kurumlara kendi damgalarını vurmak gibi bir alışkanlıkları da var. Örneğin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek'i ele alalım. Senelerdir Ankara'nın simgesi olarak kabul edilen ve "Hitit Güneşi" adı verilen simgeyi ortadan kaldırmak için ne fırıldaklar çevirdiğini herkes biliyor bu ülkede. Önce Atakule ve cami minarelerinden ibaret uyduruk bir amblem yaptırdı Ankara'nın simgesi olarak. Bu amblem mahkeme tarafından iptal edilince bu sefer de "Ankara Kedisi" adı altında zorlama bir simge hazırlattı grafikerlerine.  Yanılmıyorsam bu simge de mahkemece iptal edildi ama İ. Melih Gökçek, mahkeme kararını hiçe sayarak bu simgeyi kullandırmaya devam ediyor yönetmiş olduğu belediyeye.

Açıkçası AKP yönetimi, tıpkı hareket noktası olarak Suudi Arabistan'ın eskiye düşman olan milli mezhebi olan Vahhabilikten alan Taliban, El-Kaide ve IŞİD terör örgütleri gibi, eskiye saldırmakta ve eskiye ait ne varsa onları yakıp yıkmakta sınır tanımıyor!

Dün Afganistan'da devasa boyutlardaki tarihi Budist heykellerini topa tutan Taliban'dan sonra, bugün de IŞİD terör örgütü Irak'ta cami ve türbelere saldırmaktadır. Bunların ağababaları olan Vahhabiler ise, Suudi Arabistan'da Hz. Peygamber'in kabri dışında bütün türbeleri ve mezarları yıkıp talan etmişlerdir. Sahabelerin mezarlarını bile...  

Türk Milliyetçiliği'nin En Mühim  Sembollerinden Biri: Cumhurbaşkanlığı Forsu  
Büyük Atatürk'ün Türk Milleti'ne armağanı olan "Atatürk Orman Çiftliği"nin başına gelenleri gördükten ve Tayyip Bey'in, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen "sıkıysa yıksınlar" şeklindeki efelenmelerini duyduktan sonra, halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde varın siz düşünün neler yapmaya kalkışacağını. İşte bu noktada Tayyip Bey'in aklına ilk gelecek olan şey bence Cumhurbaşkanlığı forsudur.

Bilindiği gibi; Cumhurbaşkanlığı forsunda çember şeklinde dizilmiş 16 küçük yıldız ve ortada büyük bir güneş vardır. Yıldızlardan her biri, Türklerin Büyük Hun İmparatorluğu'ndan başlayıp, Osmanlı İmparatorluğu'na kadar tarihte kurdukları 16 büyük Türk Devleti'ni, ortadaki güneş ise Türkiye Cumhuriyeti'ni ifade etmektedir. Forsta bulunan 16 yıldız'ın temsil ettiği Türk Devletleri şunlardır:

Büyük Hun İmparatorluğu (M.Ö. 204-M.S. 216)
Batı Hun İmparatorluğu (M.S. 48-216)
Avrupa Hun İmparatorluğu (M.S. 375-469)
Ak Hun İmparatorluğu (M.S. 420-552)
Göktürk İmparatorluğu (M.S. 552-745)
Avar İmparatorluğu (M.S. 565-835)
Hazar İmparatorluğu (M.S. 651-983)
Uygur Devleti (M.S. 745-1368)
Karahanlılar (M.S. 940-1040)
Gazneliler (M.S. 962-1183)
Büyük Selçuklu İmparatorluğu M.S. 1040-1157
Harzemşahlar (M.S. 1097-1231)
Altınordu Devleti (M.S. 1236-1502)
Büyük Timur İmparatorluğu (M.S. 1368-1501)
Babür İmparatorluğu (M.S. 1526-1858)
Osmanlı İmparatorluğu (M.S. 1299-1922)(1)

Görüldüğü gibi; bu devletlerden sadece son 8'inin çoğunluk nüfusu Müslümandır. İlk 8'i ise Müslüman değildir.  Zira İslamiyet M.610 yılında gelmiş ve ancak m.750'lerden sonra Türk illerine ulaşabilmiştir. Yani bu tarihten önce kurulan Türk devletlerin Müslüman olmaları zaten mümkün değildir. 940-1040 yıllarında hüküm süren Karahanlılar'a gelinceye kadar da İslamiyet'in Türk dünyasında büyük kitleler halinde kabul edildiğine rastlanmaz. Elbette, az da olsa Karahanlılardan önceki tarihlerde de Türkler arasında İslamiyetin kabul gördüğü kabul edilmelidir.

Tayyip Erdoğan'ın temsil ettiği zihniyet ise en babasından Büyük Selçuklulara kadar, hatta Anadolu Selçuklularına kadar götürürler Türk Tarihi'ni. Kısaca söylemek gerekirse; bu zihniyet Anadolucudur, 1071'den öncesini pek kabul etmek istemezler! Şu sözler; görüşleri büyük ölçüde bu zihniyetin fikir dünyasının mihenk taşını oluşturan N.Fazıl Kısakürek'e aittir:(2).

Yazar Lütfi Bergen devamla ve N.Fazıl'ın "Babıali" isimli eserinden istifade ile şöyle diyor: Necip Fazıl’a göre milliyetçilik, menba istikametinde değil mansap istikametinde, yani kendisini tarih planında teşkil eden ırk ve toprak şartlarını geride bırakmış, her türlü ırk ve toprak yobazlığına düşman; belli başlı bir iman, mukaddesat, tefekkür, tahassüs, hayal, hatıra, meşrep, eda, ve lisan birliğinin ördüğü, tek nüshalı ve şahsiyetli bir ruh necsinden ibarettir; mutlak ve müstakil bir vahit temsil eden bu ruh necsinin zarfı da Anadolu’dur(3).

N.Fazıl Kısakürek ile aynı düşünceleri paylaşan ve fikirleri muhtemelen mevcut iktidara fikir membaı teşkil edenlerden Nurettin Topçu ise şöyle der bu konuda: "Bizim milletimiz, Orta Asya’dan kaynayan Türk ırkından çıkmış ve dokuz yüz yıl önce Anadolu’da kurulmuştur. İlmî adı 'Anadolu Türkleri Tarihi' olan bu millet, Türk ırkından ayrılan Oğuz boylarının Müslüman olarak Anadolu’ya yerleşmeleri ile başlamış oldu..."(4).

N.Fazıl Kısakürek ve Nurettin Topçu ve onların günümüzdeki temsilcilerinin, mesela İsmet Özel'in fikirlerinden etkilendiği gözlenen Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, özelde Anadolu öncesi, genelde ise İslam öncesi Türk Tarihiyle başının hiç de hoş olmadığı kesindir. Böyle bir insanın, Çankaya'ya çıkması halinde, 1071'den önceki tarihlerde kurulan Türk Devletleri'ni de temsil eden Cumhurbaşkanlığı Forsu'nun değiştirme konusunda girişimlerde ve baskılarda bulunmayacağından hiç kimse emin olmasın derim ben. Zira bunlara göre; Müslüman olmayan Türkler, sıradan "keferat'ül feceralar"dır sadece! Müslüman olmayan bir Türk, Müslüman olan bir bedeviden kesinlikle daha uzaktır onlara! Çünkü bunlara göre; Kur'an'da bulunan "Bütün Mü'minler kardeştir..." ayetinden maksat, sadece Müslümanlardır!

Üstelik Çözüm Süreci'ne kendisini bu derece angaje eden ve "ne pahasına olursa olsun çözüm" düşüncesinden hareketle Kürt ayılıkçıların taleplerine kendisini bu kadar kaptıran bir kişi var karşımızda! Böyle bir zat-ı muhteremin ayılıkçı Kürt cephesinden gelecek bu yöndeki bir talebe kayıtsız kalacağını hiç sanmıyorum ben!

Bakınız Cumhurbaşkanlığı'nın resmi internet sitesinde Cumhurbaşkanlığı Forsu hakkında neler deniyor:
"Cumhurbaşkanlığı Forsu pek çok anlam, motif ve değeri bünyesinde barındırmakta; yüzlerce yılın birikimini, tarihteki Türk topluluklarını, dolayısıyla Türk birliğini ve Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmektedir... Armanın ortasında güneş, bunun çevresinde ise 16 yıldız bulunmaktadır. Güneş sonsuzluğu ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni, 16 yıldız ise tarihteki bağımsız 16 büyük Türk Devletini simgelemektedir... Piri Reis Haritası dâhil haritalarda yer alan pusulalarda 16 ayrı yönü gösteren uçlar bulunur. Türklerin bu simgelere verdikleri değer Türk Mitolojisi’ndeki örneklerden de anlaşılmaktadır. Oğuz Destanı’nda yaratılış ve kökeni ile ilgili olarak 'Oğuz Han’ın ışıkla gelen altun kazılık kız ile evliliğinden Gün, Ay ve Yıldız isimli oğulları doğmuştur' denilmektedir... İlk Türk toplulukları zamanındaki inanca göre dünya kozmik suların ortasında dört yöne çevrilmiş, dört ya da sekiz köşeli bir yüzey olarak düşünülüyordu. Gök yerin üzerinde duran kubbe idi ve 28 dilime ayrılıyordu. Her dilimde bir yıldız grubu vardı. Gök kubbenin tepesindeki kutup yıldızı Gök Tanrı’nın makamıydı. Bunun tam altında yerin merkezindeki dağda imparatorun köşkü ve sarayı vardı. Bu sarayın doğusunda ve batısındaki dağlar ise güneş ve ayın makamıydı. Güneş ve ayın ortasında duran kimse parlaklığın en üst aşamasında olup, Kün-ay sembolüne sahipti. Dolayısıyla hükümdarlık rumuzuydu. Güneş ve ay rumuzları hükümdarların elbiselerine ve mezarlarına da resmedilirdi...Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı gibi güneş, yıldız ve ay çok eski dönemlerden beri Türkler tarafından kutsal sayılmış; devlet-ulus tümlüğünü, bağımsızlık düşüncesini, ulusun ve devletin egemenliğini temsil eden bayraklarda simge olarak kullanılmıştır..."(5).

Burada verilen bilgiler, galiba Tayyip Erdoğan gibi, Türk toplumunu 36 etnik parçaya bölen ve sözüm ona Atatürk'ün "Anasır-ı İslam" dediğinden hareketle millet anlayışını dışlayan, konuşmalarında sık sık Türkiye dışındaki İslam memleketlerine vurgular yapmak, oralara selam göndermek, İstanbul'un ve Ankara'nın kaderi ile Mekke'nin ve Medine'nin  kaderini bir tutmak suretiyle ümmet anlayışına sahip olduğunu vurgulayan bir insanı çileden çıkaracak bilgilerdir! Çünkü verilen bilgiler arasında İslamiyetle ilgili hiçbir vurgu yoktur!

Bize hep ayın, yani hilalin İslami devirlerden bize kalan bir simge olduğu öğretilegelmiştir. Oysa hayır; güneş, ay (hilal) ve yıldız gibi gök cisimleri, ta Hunlardan ve Göktürklerden beri Türkler tarafından çeşitli şekillerde kullanılan sembollerdir. Cumhurbaşkanlığı Forsu ise, bütün bu sembolleri bir araya getiren ve özenle korunması gereken yegâne Türk armasıdır...

Ömer Sağlam
_____________

1-http://www.tccb.gov.tr/sayfa/cumhurbaskanligi/fors/
2- N.Fazıl Kısakürek'in "Babıali" isimli eserinin 340- 1 sayfalarından aktaran Lütfi Bergen, http://lutfibergen.blogcu.com/kalin-anadoluculuk/10974762,
3-Aynı kaynak.
4-Aynı kaynak.
5-http://www.tccb.gov.tr/sayfa/cumhurbaskanligi/fors/

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN