Devlet Bahçeli'ye Açık Mektup: Tunceli Seferiniz Kutlu Olsun! [Ömer Sağlam]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Devlet Bey'im,
Dahili ve harici bedhahların ağız birliği etmişçesine Dersim'e mutantan (tantanalı) seferler düzenlediği bir zaman diliminde sizin Tunceli'ye bir sefer eyleyeceğinizi işittim ve çok mesut ve bahtiyar oldum. Allah seferinizi kutlu, sonucunu milletimiz ve partiniz açısından mutlu eylesin. Bu mutluluk temennisiyle size bu mektubu yazıyorum.

Devlet Bey'im,
Bu sefer, geç kalmış olsa da yapılması elzem olan ve topyekun Türk Milleti'nin beklediği bir kutlu seferdir. Şahsen ülkemiz, milletimiz ve partiniz için hayırlı sonuçlar doğuracağına kesinlikle inanıyorum. Keşke bu seferi; vekil başvekilin "Hodri Meydan" çıkışını beklemeksizin yapabilseydiniz. Zira şimdi bu seferinize, vekil başvekil Davutoğlu'nun geçtiğimiz salı günü parti grubunda sizi hedef alarak yapmış olduğu "Tunceli Türkiye'nin bir vilayeti mi? O zaman bu söylediklerini Tunceli'de söyle, cesaretin varsa...”(1) şeklindeki çıkışın gölgesi düşecektir!

Ancak olsun; her şeye rağmen sizin yapacağınız Tunceli Seferi'nin, bugünün şartlarında inanın ecdadımız Fatih Sultan Mehmet'in "Otlukbeli", Yavuz Sultan Selim'in "Çaldıran", Kanuni Sultan Süleyman'ın "Revan" ve 4. Murad'ın "Bağdat" seferi kadar değeri vardır bu ülkenin birliği ve dirliği açısından. Zira Tunceli yöresi, kahir ekseriyetle Türklerin/ Türkmenlerin ana yurdudur ve bu yöre, en az Ahlat, Adilcevaz, Erciş, Van, Kars, Erzurum, Gevaş, Bitlis kadar Türklüğün nabzının attığı bir yöredir. Ne var ki; zaman içinde ihmal edilmiş ve bu sebeple (coğrafi konumundan da istifade edilerek) ayrılıkçı fikirlerin yeşerdiği, isyan hareketlerinin uygulamaya sokulduğu vatan toprakları haline getirilmiştir. İşte sizin, hem de bir kutsal Cuma günü bu bölgeye yapacağınız kutlu sefer bizim gibi milliyet duygusu ve millet sevgisi yüksek insanlarda ceddimiz Alparslan'ın Malazgirt'te yarattığı destan gibi bir heyecan yaratmış bulunmaktadır:

"Aylardan Ağustos, günlerden Cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma

Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah...Bismillah... Allahuekber

Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu
Ardında Oğuz'un ellibin tuğu
Andırır Altay'dan kopan bir çığı

Budur, Peygamberin övdüğü Türkler...
Ya Allah...Bismillah... Allahuekber"
Sayın Bahçeli,
Gördüğünüz gibi, sizin çakmış olduğunuz küçük bir kıvılcım bile, biz Türk Milliyetçileri'nde volkanlar yaratmaya sebep olmaktadır. Keşke bu kıvılcımı çok daha önceden çakmış ve Türklüğün doğuda küllenmeye başlamış ateşini çok daha önceden yakmış olsaydınız. Ancak olsun; bu uğurda hiçbir hareket geç kalmış hareket sayılmaz.

Şimdi yazımın burasında size ve danışmanlarınıza küçük bir teklifte bulunuyorum: Tunceli seferinizin, Vekil Başvekil Davutoğlu'nun geçtiğimiz Salı günü parti grubunda sizi hedef alarak yapmış olduğu çıkışın gölgesinde kalmaması için, bu seferi Tunceli ile sınırlı tutmayıp, öncelikle, Bingöl, Muş, Bitlis, Siirt, Van, Ağrı, Iğdır, Hakkari, Batman, Şırnak, Mardin ve Diyarbakır başta olmak üzere bütün Doğu ve Güneydoğu illerine yaymanız gerekilor. Hatta bana kalırsa; siz bu bölgeden hiç gelmeyiniz Ankara'ya ve Ankara'nın batısına! Bırakın partinin kongre ve kurultay sürecine girmiş olmasını filan! İnanıyorum ki; siz Doğu'da ve Güneydoğu'da ne kadar uzun süre kalırsanız, Batı'da o kadar güçlü olacaksınız. Zira bu millet, uzun yıllardır sizden bunu beklemektedir. Hem siz demiyor musunuz; önce milletim ve devletim, sonra partim, sonra şahsım diye. İşte size bu temel ilkeyi gerçekleştirecek fırsat.

MHP Bölge Merkezi!
Sizin yerinize ben olsam, Türklüğün nabzının attığı yerler olan Ahlat'ta veya Adilcevaz'da bir parti merkezi kurar, uzun süre Ankara'ya hiç gelmezdim. Hem siz demiyor muydunuz "Ahlat'ta bir Cumhurbaşkanlığı köşkü yapılsın" diye.  Bildiğim kadarıyla şu sözler size aittir:
“Bir rüyamı, bir düşüncemi sizlerle paylaşmak ve görüşlerinizi öğrenmek isterim. Bitlis'in Ahlat ilçesinde yeni bir 'Cumhurbaşkanlığı Köşkü' için ne dersiniz? Çankaya Köşkü başkentimiz Ankara'da Cumhurbaşkanlığı'nın daimi ikametgahıdır. Cumhurbaşkanlığı Tarabya Yerleşkesi de (Huber Köşkü) İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı'na tahsis edilen bir ikametgahtır. Bilindiği gibi Ahlat ilçemizin tarihi süreçte ve kültür hayatımızda özel bir yeri ve anlamı bulunmaktadır. Acaba bu ilçemizde Cumhurbaşkanlığı ikametgahı için İstanbul'da olduğu gibi bir köşk yapılamaz ve çevresinde kültür merkezi kurulamaz mı? Burası, en azından Türkçe konuşan ülkelerin devlet ve hükümet başkanları zirvesinin toplantı yeri olarak kullanılamaz mı? Böylece Türk dünyasına uzanan ve asırlık ülkülerin buluştuğu bir kültür kenti olarak değerlendirilemez mi? Tartışılmasını ve muhatapları tarafından dikkate alınmasını diliyorum."(2).

İşte size rüyanızı gerçekleştirme fırsatı. Hem de altın tepsi içinde sunulmuş tarihi bir fırsattır bu. Daha doğrusu Türk Milliyetçiliği ve Türk Tarihi'ne altın harflerle yazılma fırsatı! Lütfen hiç vakit geçirmeden Ahlat, Adilcevaz veya sizin münasip göreceğiniz bir yerleşim yerinde ve mesela Diyarbakır'da partinizin ve Ülkü Ocakları'nın bir bölge merkezini kurunuz ve Doğu ve Güneydoğu'daki çalışmalarınızı buradan sevk ve idare ediniz. MHP lideri Devlet Bahçeli olarak, bölgede önce siz partinize ait böyle bir merkez kurunuz ve burada çalışmaya başlayınız ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni aynı uygulamaya davet etmek için elinizde güçlü, inandırıcı, ikna edici ve oyunu lehinize çevirecek güçlü bir kozunuz olsun.

Diyarbakır Türkiye'nin  Yazlık Başkenti Olsun
Devlet Bey'im,
Sizin 2012'de gördüğünüz rüyayı, bu fakir sizden 5 yıl önce görmeye başlamış ve bu rüyasını "Diyarbakır Devletin Yazlık Başkenti Olsun" başlığıyla topluma deklare etmiştir. 2012 yılında siz bu rüyanızı topluma açıklayınca da dile getirmiştir bu konuyu. Zira o sene aynı düşünceleri acizâne biz de dile getirmiş ve 12 Eylül 2007 günü yayınlamış olduğumuz "Diyarbakır Türkiye'nin Yazlık Başkenti Olsun" başlıklı yazımızda şöyle demiştik:
“…İşte bu noktada ben Diyarbakır’ın devletin yazlık başkenti yapılmasını teklif ediyorum! Böylelikle başta Cumhurbaşkanı olmak üzere devlet erkânı hiç olmazsa senenin belli bir dönemini orada geçirir ve bölgedeki devlet hakimiyeti iyice pekişmiş olur. Ayrıca bölgenin kalkınmasına da ivme kazandırılmış olur. Diyarbakır lafı, elbette sadece simgesel bir anlam taşımaktadır. Diyarbakır’ın yazları çok sıcak olduğunu düşünürsek, devletin zirvesinin yazları Diyarbakır’a taşınması biraz zor görünüyor. Bu sebeple yazlık başkent, başka bir yerde, örneğin Van Gölü’nün kenarındaki Van, Tatvan gibi bir yerde de kurulabilir. Örneğin Ahlat ve Adilcevaz, bu iş için biçilmiş kaftandır. Zira Ahlat ve Adilcevaz, Anadolu Türklüğü’nün merkezi ve Anadolu’ya giriş kapısıdır. Bunlara ilave olarak, Malazgirt ve Erzurum da devletin yazlık başkenti olabilecek önem ve anlama sahip bulunan yerlerdendir. Bunların yanında Doğubeyazıt’taki İshakpaşa Sarayı’ndan iyi bir Cumhurbaşkanlığı köşkü olabileceğini de belirtmem gerekir...”(3).

Sayın Bahçeli;
Yaklaşık beş yıl arayla da olsa sizinle birlikte gördüğümüz rüyanın gerçekleştirilmesi bence büyük ölçüde sizin elinizdedir. Yarın (28 Kasım 2014 günü) gerçekleştireceğiniz Tunceli Seferinizin, milletimizin birliği, devletimizin dirliği, vatanımızın bölünmez bütünlüğü, ayrıca Ülkücülerin ve Türk Milliyetçilerinin yeniden kucaklaşması, helalleşip ahitleşmesi için vesile olmasını Yüce Mevla'dan içtenlikle diliyorum. Seferiniz kutlu, neticesi milletimiz ve partiniz için mutlu olsun. Hayırlı yolculuklar dilerim. Allah yarın kutsal Türk diyarı Tunceli'de kılacağınız Cuma Namazı'nda Türk Milleti'nin ve Türk Milliyetçilerinin birlik ve beraberliği konusunda içten gelerek yapacağınıza inandığım dualarınızı şimdiden kabul etsin.

Selam ve saygılarımla...



Ömer Sağlam
____________

1-http://www.mynet.com/haber/politika/davutoglu-cesaretin-varsa-tuncelide-soyle-1573757-1,
2- http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/haber52883-Bahceliden_Ahlata_Cumhurbaskanligi_Kosku_onerisi.html,
3-http://sessizliginsesleri.blogspot.com.tr/2012/04/sayn-bahceli-ozur-dilerim-o-dusunce.html & http://www.haberakademi.net/2012/makaleoku.aspx?mkl=4773&yzr=237

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN