Keşif, Keşşaf, Kesbiç [Günay Tulun]

Gelin, Şu Keşiflere Bir de Birlikte Bakalım
Bu tür rakamlara, kesinlik açısından pek itibar etmem ama Amerika’ya ilk yerleşimin bundan kırk bin yıl önce olduğu iddiası var.
Bence çok az, çok saçma ve aptalca…
Şu kırk bin yılı beğenmedim ama onun kırkta biri bile keşif konusuyla dalga geçmek için ideal…Bering Boğazı
Amerika kıtalarına yapılan göçlerin genelde kuzeye, oradan da güneye yöneldiği sanılıyor. Genellikle denirse ona sözüm yok. Kesin ifade kullanılırsa itirazım başlıyor.
Eskimo-Aleut göçlerinin on bin yıl önce olduğu yolunda görüşler var. 
Dönem dönem Sibirya’dan, Kamçatka’dan, Moğolistan’dan, günümüzde Kore dediğimiz bölgelerden ve tabii ki Çin’den de Amerika’ya göçler olmuş. Kendi uluslarını daima küçük görüp Türklerden üstünmüş gibi figürler saçan aşağılık duygusu içindeki bazı bilimci ve yazarlarımızı üzme pahasına söylemem gerekir ki “Orta Asya dönemi Türkleri”nden bir kısmı da Amerika’ya kalkmış. Dene-Yenisey ve Eskimo Aleut dillerinin Amerika’nın gerçek yerli halkı olan Kızılderililer tarafından konuşulması, Kam dininden olmaları; Orta Asya Türk motiflerinin Kızılderili eşya, giysi ve otağlarında kullanılmış olması, bırakalım Asya’yla bağlantılarını Türklerle ilgilerinin açık ispatından başka ne ki? Türklerle ilgili delil arayanlar “Chéri Europe, We Love America” adlı yazıya da bakabilirler. 
Amerikaları Kolomb ya da Vespucci keşfettiyse binlerce yıl önce Güney Amerika’dan geçip, Amazonlar yoluyla Afrika’ya varan siyahilerle ilgili teoriler ve aynı yoldan Avrupa’ya hatta Ege adalarıyla Türkiye’ye kadar gelen Karyenler için ne demeliyiz? Bir sorum daha var. Siyahiler bu göçte neden Afrika’yı seçmişler? Bu bir sılaya dönüş mü? 

Amerika'yla Avustralya ve diğer adalar...Mormon kaynakları, bundan üç bin dokuz yüz yıl önce Babil’den kalkan büyük bir grubun Amerika kıtasına çıktığını, bunun yine Arap yarımadasından gelen iki Yahudi boyuyla devam ettiğini söylüyormuş.Bu bilgiyi teyit ettirmeye çalıştığımız ABD’li bir arkadaşımız, Mormon dostlarının yüzde yüz netlikle karaya çıkılan yeri tam olarak bilemediklerini, ama “büyük ihtimalle Kuzey Amerika” dediklerini aktardı. 
Meksika’nın Toluca vadisindeki eski bir yerleşkede bulunan, Roma dönemine ait insan heykel başından da söz edelim. Bulunduğu yıl 1933. Heykelin tarz ve işçiliği Roma’nın MS 2. yüzyılına denk geliyor. Bulunduğu günden önceki bir zamanda, “herhangi biri Avrupa’dan alıp Toluca’ya götürmüş de olabilir” derseniz, cevap hazır: Toluca’nın yüksek dağlarla çevrili bir vadi olması, bölgenin volkanik yapısı ve heykel parçasının bulunduğu katmanın daha eski tarihleri işaret etmesi olayı şaşırtıcı kılıyor. Deniz kıyısındaki kentlerden birinde bulunsaydı açıklaması da kolay olurdu. 
Yine aynı yıllarda, Amerika’da, “Yunan, Kartaca ve Roma”ya özgü birçok eserin olduğu rivayeti yayıldı. Yayıldı ama o eserler bir türlü ortaya çıkmadı. Belki de bazı sanat eseri toplayıcılarının koleksiyonundaydı.
Eserlerin ortaya dökülmemesi olayı sav düzeyinde bıraktı.Toluca Vadisi
Brezilya’nın bazı kıyı bölgelerinde Roma’ya ait gemi batıkları olduğu söylenip duruyorsa da bu konu da şu ana kadar kanıtlanamadı. Bilimsel açıdan olumlu ya da olumsuz bir kanıya varılamama nedeni, Brezilya Hükûmeti’nin o bölgeleri dalışa yasak alan ilan emesi ve bu yasağı ihlal edenlere ağır müeyyideler uygulatması… Bilim dışı kanı: Gemilerin var olduğu savı gerçek. Dalış yasaklarıyla kaçak dalış yapanların anlattıkları yeterli kanıttır. 
Ortaçağda, Endülüs’ten kalkıp Atlantik Okyanusu’ndaki bazı yerlere sefer düzenlendiğinden söz eden Arap kaynaklarında “Said oğlu Esved”in, 889 yılında, Palos’dan denize açılıp tıka basa zengin yük dolu gemilerle döndüğünden, hatta yeni topraklar bulduklarını anlatmasından söz edilmiş ama nereye gittikleri konusunda net bir açıklama yok.
Kanıtlı yolculukları bile yetersiz bulan bilimciler, Esved’in yolculuğuna dayanarak tez üretenleri, dinlemeden çaktırmışlardır. 
  
Endülüslü El İdrisi, Atlantik Okyanusuna açılan Arap gemilerini anlatır. Anlatır da bu gemilerin Amerika’ya gidip gitmedikleri meçhul…
Kolomb’un ilk iki seferindeki gibi ada turları yaptılarsa?..
Biruni
Batılıların; Aliboron ve Alberuni dediği; bizlerin bazen Bîrûnî bazen Biruni bazen Birûni bazen de Birûnî olarak doğru adını yazmayı bir türlü beceremediğimiz, Türk olduğu hâlde Türklüğü yakıştıramadığımızdan Farslı yaptığımız “Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî”yi de bu işin içine katmamız gerekecek. 973 ile 1048 yılları arasında yaşayan bu büyük bilgin, Asya ile Avrupa arasında büyük kara parçalarının olduğuna inansa da savını, ihtiyatlı bir şekilde “olabilir” sözleriyleHistory Today Aralık 2013 Sayı 63 S. Frederick Starr'ın Makalesiaçıklıyor. Bu sözlerin bilimsel bir tespit mi yoksa tahmin mi olduğu bence belirsiz ama söylediği başka şeyler de var. 
Biruni ve onun keşiflerine ilişkin makaleler yayınlayan, Haziran 2014 tarihli “Science” ve Aralık 2013 tarihli “History Today” dergilerine bu sayfada yer verdim.
Dergi fotoğraflarının üzerini tıkladığınızda, yeteri kadar büyüyebildiklerini göreceksiniz.
“Vikingler”in İskandinavya’dan kalkıp Amerika’ya gitmeleri hadisesiyse diğerleri gibi kolayca geçiştirilecek türden değil. Viking Leif Ericsson, Kuzey Amerika’nın bugünkü Kanada Newfoundland bölgesinde bulunan “Denizanası Koyu”nda bir Viking kolonisi kurar. Aralarında Hun soyundan gelme Tırkır adlı bir Macar ya da saf kan bir Türk de vardır. Yıl 1003…
Şu Türkler “yapamaz, edemez, bilemez, beceremez, keşfedemez” diyenlere bir nanik daha çekesim geldi.
Bugün o bölge, “Dünya Kültür Mirası” olarak tescillenmiş arkeolojik bir alan… Bu ne demek? Bilimciler de bu seyahati kabulleniyorlar demek. Kabul ettikleri bir başka savsa “Vikingler dışında hiçbir millet Amerika’ya gelmemiştir.” 
Bence saçmalığın da çelişkinin de daniskası… 

Bir başka daniska daha var. Vikinglerin tescilli hareketine rağmen keşif işinin şerefi hâlâ Kolomb’un üstünde… 
Japoncayla büyük oranda benzer bir dil konuştukları bilinen New Mexicolu “Zuni”lerin Japonya’dan geldiği ya da Japonya’ya gidip döndükleri söylenir. Her ikisini birden yapmış olmaları da mümkün.      
Bir dönem çok büyük bir zenginliğe ulaşan Malililerin ataları, kimine göre 200 kimine göreyse 400 gemiyle Batı Afrika’dan Atlantik Okyanusu’na iki büyük yolculuk yapmış. Yolculuklardan biri 200 diğeri 400 gemiyle de yapılmış olabilir. Bu seyahatlerden çok zengin mal ve eşyalarla geri gelmişler. Şimdi bazıları hemen haritaya bakıp “Mali’nin denize kıyısı yok” diyecekler. Lütfen sabretsinler. Çünkü o dönemde hem Atlantik’e kıyısı var hem çok zengin hem de çok güçlü bir imparatorluk…
İşte o Mali’nin ataları, sonunda 2000 gemi hazırlayıp okyanusa açılmış, bir daha da dönmemişler. 
Kankan Musa olarak da bilinen Kral Mansa Musa bunu imparator olmadan bir yıl önce, 1311’deki hac yolculuğunda Arap tarihçilere anlatmış. Atalarının vardığı yer için, açıkça, “yeni topraklar” tabirini kullanmış. Tam, “İyi ama neresi?” diyecektim ki, araştırma Bir zamanların zengin devleti Mali İmparatorluğu'nun sınırları...grubumuzdan bir arkadaş “Orta Amerika’daki bazı kazılarda Mali’ye ait altın paraların bulunduğunu internet öncesi dönemde bir kitapta okumuştum.” deyince sustum.
Siz de öyle yapın, susup düşünün.
Araştırın hatta…
Ben bulup okuyamadım ama bazı kitaplarda, Avrupalıların Amerika’ya gittiği ilk dönemlerde siyahi insanlarla karşılaştıklarını anlatan bölümler varmış. Nereden gelmişler dersiniz?  Bu insanlar, Karyenler gibi Amazon’u aşıp Afrika’ya giden siyahilerin, göçmeyi istemedikleri için geride bıraktıkları mı yoksa Malililerle ilgileri var mı?                       
Yine reddedilen bir iddiayı Gavin Menzies adlı bir İngiliz yapmış. Bir Çin filosu 1421’de Amerika’ya ayak basmış, başlarındaki kişiyse Kâşif Amiral Zhèng Hé’ymiş. Bazı kaynaklara göreyse bu Zhèng Hé Müslümanmış!
Kolomb ilk iki seferinde Kuzey Amerika kıtasına ait “Küba, Karayiplerdeki Haiti ve Bahamalardaki San Salvador Adası”na çıkmış ama ana kıtaya ulaştığını gösteren hiçbir delil yok. Yani ana karaya ayak basmamış.
Kolomb, adalar arasında şapşal şapşal turlayıp devam ededursun; İngiltere’nin Bristol liman kentinden yola çıkan John Cabot, Kuzey Amerika’ya ayak basıvermiş. Basmış ama politorpilli Kolomb yüzünden keşşaf sıralamasına bile almamışlar. Hâlâ da almıyorlar.
Bitti sanmayın.
Bizlerde Amerika aşkı kolay kolay bitmez.“Keşif, Keşşaf, Kesbiç”, “Seni Kimler Keşfetsin“le devam edecek. 

Günay Tulun İsimlik Fotosu-1 Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN