İnsanlar ve İnsanoğlu Hakkında [Mustafa Nevruz Sınacı]

Grup yayınlarımızda sansür uygulanmaz. Yazım (imla) hatalarını düzeltme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Gerçekte söylem tarihi çok eskilere uzanan “Kadınlar İnsan’dır, Erkekler ise İnsanoğlu” sözünün anlamını, bu vesileyle incelemek ve irdelemekte yarar var. Bu meyanda, başta Tevrat olmak üzere, öncesi kutsal kitap ve sayfalar ile sonraki tüm İncil’leri, hepsini şamil (tamamını içine alan ver kapsayan) Kur an-ı Kerim’i, karşılaştırmalı olarak ( aynı konuya dair Ayetleri ) derleyip, değerlendirdiğimizde ortaya. İnsan (kadın) ve İnsan Oğlu (erkek) hakkında orijinal bir sentez (birleşik) olarak şu tanımlar ortaya çıkmaktadır:

İNSAN
Varlık sebebi, yaradılış amacı, yani “Fıtratına” sahip, kendine saygılı ve “evet, ben de insanım” diyen, bunun gerçekten farkında, idrakinde, bilincinde olan hiçbir kişi; (özellikle ve bilhassa; Türk ve Müslüman olan İnsan) kişilik ve kimlik sahibi: Yalan söylemez. Aldatmaz. Kandırmaz. Dedikodu, fitne, iftira, küfür, haset ve hakaretle iştigal etmez. Namussuzluk, din tüccarlığı ve siyaset simsarlığı yapmaz. Anarşi, terör-tedhiş ve ihanet şebekelerine yardım ve yataklık etmez. Banka soymaz, hortumlamaz. Gasp, irtikap, sahtekârlık ve suiistimal yapmaz. Din tüccarlığı, inanç ve vicdan sömürüsü, siyaset simsarlığı, demokrasi düşmanlığı, suiistimal ve istismara tevessül ve tenezzül etmez.

İNSAN SUÇ İŞLEMEZ 
İnsan Namusu, şeref ve haysiyeti için yaşar. Asla namussuzluk düşünmez. Bu yolda ve uğurda bir fiile, namus ve ırz düşmanlığına, taciz ve tecavüze teşebbüs etmez. iffetsiz olamaz. Anarşi, terör, tedhiş ve bölücülükle iştigal etmez. Cinayet işlemez. Katil olamaz. Hak yolunda ve inandığı değerler uğrunda mücadeleyi, mevcut ve mer-i yasalar muvacehesinde verir.
Hiçbir şekil ve surette Kanunları çiğnemez. Yasalara karşı mücadelesini; yine mevcut yasal nizam içinde yürütür. Başta; rüşvet, iltimas, ayırma-kayırma, yolsuzluk, hırsızlık, gasp, can ve mal güvenliğini tehdit, hürriyeti tahdit, çıkar ilişkileri tesis, imtiyazlı sınıf oluşturma ve sair; insanlık, adalet, hukuk ve ahlâk dışı cürüm ve canice emel sahipleri ile katiller, devleti parçalamaya ve milleti bölmeye teşebbüs edenler asla “insan” olarak kabul edilemez ve Islah olmadıkça, asla insanca muameleye tabi tutulamaz.

ÖZELLİKLE BU İNSAN “MÜSLÜMAN-TÜRK” İSE
Bütün insanlardan tutun madde ve manâ plânında var olan her şeye ve herkese karşı önyargısız, saygılı, edepli, terbiyeli, yüksek ahlâklı, davranış biçimi düzgün, söz ve eylemleri doğru, dürüst, kâmil ve mükemmel olmak zorundadır. Halk, devlet içinde daima en muteber, sevgili, saygın ve muhterem olması gereken insanlar muhakkak ve mutlaka “gerçek İnsan ve gerçek Müslümanlardır.” Bunun başka yolu ve çıkarı yok. İslâm dini her ne kadar bazı eylem ve söylemleri kategorik “günahlar” biçiminde tarif, tavsif ve tasnif etmiş ise de; Bunlardan, topluma ve kamuya (devlete) karşı işlenenler “kul hakkı” kavramı ile ağırlaştırılmış ve Yüce Yaratıcının af kapsamı dışında tutulmuştur. Sözgelimi “% 99’u Müslüman’dır” denilen Türk toplumunda bu idrak, şuur ve bilincin hakim olması halinde suç oranlarının sadece kalan % 1’e münhasır olması gerekmez mi !?

OYSA!.. 
Dönem itibarıyla Türkiye’de ahlâk düşüklüğü ayyuka çıkmıştır. Bu gün için dünyada Türkiye’deki kadar düşük bir toplum olmadığı iddia olunmakta; Ahlaksızlığın özellikle Özal ile birlikte tırmandığı, AKP döneminde ise dikey yükselişe geçtiği gözlenmektedir. Toplumun hemen hiçbir değeri kalmadı: Tek değer, kişi veya grupların hak etmedikleri şeylere uzanmak için her yolu denemelerinin makbul marifet sayılmasıdır. Türkiye rüşvet ve hırsızlıkta Avrupa birincisi, dünya dördüncüsüdür. Dünya ülkeleri arasında cahillik düzeyiyle en ön saflarda yer alıyor, dünya üniversiteleri arasında adı geçen ilk 500 arasında bir üniversitesi yok. Ülkemiz, devleti yönetenler hakkında mevcut suç dosyaları nedeniyle dünya birincisi. Taciz ve tecavüz edilen, cinsiyet nedeniyle öldürülen kız çocuğu haberleri manşet. Halk o kadar cahilleşti ki, yapılan işler veya kendisine yapılanların çoğunun ahlâksızlık olduğunun farkında bile değil!..



 Mustafa Nevruz Sınacı

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN