"1 Kasım'da Seçim Var" Diyorlar Doğru mu [Ömer Sağlam]





Yanılmıyorsam 50 gün sonra ülkemizde bir genel seçim var! Ancak bu seçimler sanki hiç kimsenin umurunda değil. Ülkede seçim yokmuş gibi bir hava esiyor. Ben bile gidip seçmen listelerine bakma gereği duymadım nedense. Pek çok parti başvuru ücreti almadığı halde, partilere yapılan adaylık başvuruları yarı yarıya düşmüş. Kamu görevinden istifa edip milletvekili aday adayı olan şöyle elle tutulur bir bürokrat bile yok. Milletvekili olmak için görevini bırakan en kayda değer bürokrat hiçbir şeyden habersiz vaziyette yan gelip yatarken maiyetindekilerle birlikte IŞİD terör örgütünün eline esir düşen ve milli gururumuzu rencide ettiren Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz.

Anlaşılan Öztürk Yılmaz, yöredeki besicilerin sorunları anlatmak için ikide bir boğa gövdesini kucaklayıp TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Ensar Öğüt'ün yerine Ardahan'dan milletvekili yapılacak. Onun için de Duşanbe Büyükelçiliğinden istifa ettirilmiş CHP tarafından.

Ülkede bir seçim havası esmemesinin bir sebebi de galiba Gazete Baskıncısı AKP milletvekili A.Boynukalın'ın 6 Eylül gecesi Hürriyet'in önünde yapmış olduğu "1 Kasım seçimlerinin sonucu ne olursa olsun seni başkan yaptıracağız!" şeklindeki açıklamadır. Kamuoyu, galiba "Ne yapılırsa yapılsın, değişen bir şey olmayacak ve Erdoğan nasıl olsa başkan olacak" düşüncesiyle seçimleri umursamaz bir tavır sergilemektedir! Özetle; Saray Sakini ve hükümetinin seçimler konusunda istedikleri netice, yani seçimleri önemsiz gösterme gayretleri sanki gerçekleşmiş gibidir. Oysa 1 Kasım seçimleri, demokratik ve laik cumhuriyetimiz için son şanstır; bu sebeple lütfen vıdı vıdıyı ve mızmızlanmayı bırak, seçimlere bak ey millet...

Davutoğlu'ndan İtiraf Gibi Gaf
Basında yer alan haberlere göre; Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Anketlerde yükseliyoruz" şeklinde müthiş bir açıklama yapmış. Bay Boynukalın'ın, 6 Eylül'deki "ne pahasına olursa olsun seni başkan yaptıracağız" çıkışından sonra, Davutoğlu'nun "anketlerde yükseliyoruz" çıkışı, işin tuzu biberi olmuştur. Anlaşılan iktidar partisi, anketlerde yükselebilmek için tekrar çatışma ortamına sokmuş ülkeyi! Vah benim iki ayda canlarını feda eden 110 şehidime vah! Biz, bugüne kadar onların vatan uğruna canlarını feda etiklerini düşünüyorduk, meğer onlar AKP'nin anketlerde yükselebilmesi için canlarını feda etmişler! Bunu ben demiyorum, bizzat Davutoğlu diyor. Çünkü neticede sözleri o anlama geliyor...

Cizre'de Neler Oluyor?
Nuh Nebi'nin memleketi Cizre'de on gündür bir şeylerin olduğu kesin. Ancak olan şeyin boyutlarını hiç kimse tam olarak bilmiyor bu ülkede! Çünkü, şehrin dış dünya ile irtibatı on gündür kesik. Böyle olunca herkes kafasına göre bir çıkarımda bulunuyor. Bu çıkarım sahiplerinden birisi de hiç şüphesiz CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök.

Levent Gök "Cizre’de neler olup bittiğini bilmiyoruz. Çünkü Cizre’de elektrik yok, internet bağlantısı yok, haberleşme yok. Aileler ölen yakınlarının cesetlerini evlerinde derin dondurucuda saklar hale gelmiş” şeklinde çelişkilerle dolu bir açıklama yapmış medyaya. Bu durumda Levent Gök'e şöyle bir soru sormadan geçemeyeceğiz:
"Levent Bey, madem Cizre'de elektrik yok, oradaki derin dondurucular ne ile çalışıyorlar? Çalışmayan derin dondurucularda cesetler bozulmadan nasıl saklanabiliyor? Cizre'nin derin dondurucuları tezekle mi çalışıyor, yoksa sizin oradaki kaçak elektrik hatlarından haberiniz mi yok?"

Konunun kara mizah tarafı bir yana, Cizre'de olup bitenler hiç de kabul edilebilecek türden şeyler olmasa gerekir. Siz, önce Cizre'yi özyönetim ve özerklik ilan edilecek derecede ihmal edeceksiniz, "Aman çözüm süreci yara almasın" diyerek, mahiyetini sadece kendinizin bildiği bir süreç uğruna bölgeyi büsbütün terör örgütünün insafına bırakacaksınız, arkasından da Cizre'yi terörden temizleyeceğiz diyerek 150 bin nüfuslu koskoca bir şehri yaklaşık on gündür abluka altına alacaksınız. Bunu kabul etmek, en başta demokrasiye ve temel insan haklarına aykırıdır.

PKK terörünün sebebini 12 Eylül Darbesi ve bu darbe kapsamında Diyarbakır cezaevinde yapılan işkencelere bağlayan, arkasından da Diyarbakır cezaevinde görmüş olduğu işkencelerden hareketle "O hanımefendinin yerine ben olsaydım, ben de dağa çıkardım" diyerek dağa çıkmayı meşru göstermeye çalışan Sayın B.Arınç'ın kulakları çınlasın. Ancak Arınç ve arkadaşları iyi bilsinler ki; bugün Cizre'de yaşananlar da, tıpkı geçmişte Diyarbakır cezaevinde yaşananlar gibi sabote edilecektir terör örgütü ve yöre halkı tarafından. Kim bilir, tıpkı 12 Eylül Darbesi gibi, otuz yıl sonra Cizre'de bugün yaşananlar da dava konusu yapılacaktır birileri tarafından...






Ömer Sağlam

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN