Devlet Bey Serçeleri Daha Fazla Ürkütmemelidir [Ömer Sağlam]




MHP lideri Devlet Bahçeli'nin son zamanlarda, muhataplarına hakaret amacıyla diline pelesenk ettiği sözlerden birisi de "Bir serçe bir dağı terk etse dağ ne kaybeder" sözüdür. Bu sözü önce MHP'yi terk ederek AKP'ye geçen Tuğrul Türkeş için söyledi Bahçeli. Arkasından da 7 Haziran'da MHP'ye oy verdikleri halde, 1 Kasım'da MHP'ye oy vermeyen yaklaşık 2 milyon seçmen için söyledi. Üstelik bu 2 milyon seçmeni sadece serçeye benzetmekle kalmadı, onları tavşan ve karıncaya da benzetti. Konuya ilişkin olarak atmış olduğu twit şöyle Bahçeli'nin:
"Şimdi tekrar söylüyorum; serçe kuşu dağdan kalksa ne yazar, tavşan dağa küsse, karınca file diklense ne kazanır! Her şeyi görüp yaşayacağız."

5 Kasım akşamı saydım, aynı saatte peş peşe 20'nin üzerinde twit atmış Sayın Bahçeli. Düşündüm ve şu kanaate vardım ki; bir siyasi parti lideri bütün işini gücünü bırakıp bütün vaktini internet başında geçiremez! Şu halde, ya Bahçeli adına açılar twitter hesabı sahte, ya da bu twit atma işini, Bahçeli' değil, onun bilgisi dahiline danışmanlarından birisi yerine getiriyor. Aksini düşünmek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Ben, şahsen ikinci ihtimal üzerinde duruyorum. Yani bu twit atma işini danışmanlarından birisi yapıyor!

Bahçeli adına peş peşe atılan ve oldukça sert bir üslupla yazılan twitleri haber yapan televizyonlar, "Bahçeli çok sert" manşetiyle aktardılar söz konusu twitlerden bazılarını. O sert twitlerden birisi de şu:  "Kıvançla söylüyorum, karanlık kampanyalara rağmen üç hilale oy veren 5,5 milyonu aşkın milli ve yiğit kardeşe sahibim ve iftihar ediyorum."

Bir bu twite bakıyorum bir de televizyonların "Bahçeli çok sert" şeklindeki ifadelerine de aklıma Merhum Süleyman Demirel geliyor ister istemez. Vaktiyle; bazı tutumları yüzünden, galiba "Başörtüsü takmak isteyenler Arabistan'a gitsinler" şeklindeki sözü üzerine kendisini tenkit eden Tayyip Erdoğan için şöyle demişti Demirel: "Adın ne, mülayim; sert olsan ne yazar?”

Buradan hareketle denilebilir ki; 2 milyon oyun gitmişken, vekil sayın yarı yarıya azalarak 80'den 40'a düşmüşken,  partin meclis başkan vekilliğini ve soruşturma önergesi verme hakkını kaybetmişken, Erdoğan'ın hakkınızda söylediği "Yavru Muhalefet" sözünü bile hazmedemeyip "Sen kimin yavrususun" şeklinde kendisine cevap verirken, şimdi HDP'nin de gerisinde olmak üzere yavrunun yavrusu pozisyonuna düşmüşken, sert olsanız neye yarar.

Serçenin Bana Hatırlattıkları
Bahçeli'nin önce Tuğrul Türkeş'i, arkasından da 7 Haziran'a kıyasla 1 Kasım'da partisine oy vermeyen 2 milyon seçmene "Serçe" benzetmesi yapması üzerine, serçe ile ilgili birçok şey geçti gözlerimin önünden, en başta "Minik Serçe" lakaplı pop müzik sanatçısı Sezen Aksu geldi aklıma. Allah uzun ömür versin; Minik Serçe dağdan ayrılmış olsa, eminim ki; dağ (pop müzik piyasası) çok şey kaybeder.

Yabani hayvanlar içinde insana en yakın olan hayvanlardan birisi serçelerdir. Çünkü yuvalarını insana yakın yerlerde yaparlar. Olaya tersinden bakarsak; serçe demek hayat demektir. Serçelerin olduğu yerde yiyecek, içecek, kısaca hayat da var demektir.

Öte yandan serçeler, göçmen kuş değildir. Yurduna, yuvasına bağlı kuşlardır. Soğuktan, sıcaktan ve açlıktan ölseler de yurtlarını terk edip başka yurtlara göç etmezler. Yılın her mevsiminde insanlarla iç içedir. "Mini mini bir kuş donmuştu/Pencereme konmuştu/Aldım onu içeriye/Cik cik cik ötsün diye/Pır pır ederken canlandı/Ellerim bak boş kaldı" şeklinde sözleri bulunan çocuk şarkısında geçen minik kuş da muhtemelen serçedir. Bu anlamda serçelerle insanlar sürekli iç içedirler.

O sebeple serçeleri rast gele aşağılamamak gerekir. Eğer birilerini aşağılamak gerekirse, bu işi serçe üzerinden değil, mesela angutlar üzerinden yapabilir Sayın Bahçeli. Zira o angutlardan birisi de benim. Çünkü 7 Haziran'da olduğu gibi, 1 Kasım'da da gittim MHP'ye verdim oyumu. 7 Haziran'da MHP'ye oy veren ailemin diğer fertleri ise başka partilere oy verdiler. Sayın Bahçeli işte onlara da serçe, tavşan ve karınca demiştir. Elbette kendisini de fil ve dağ yerine koyarak.

Oysa kendisi de biliyor ki; o ne bir dağdır, ne de bir tepedir. O, bütünüyle MHP'li seçmenlerin suni olarak yarattıkları bir tümülüstür sadece. Yani yapay bir tepeciktir(Aynı şey diğer siyasi liderler için de geçerlidir elbette). Korkarım ki; bu gidişle bu görüntüsünü de kaybedecektir Sayın Bahçeli. Çünkü hiç çekinmeden benim aile fertlerimi serçe, tavşan ve karınca olarak nitelendirmiştir. Benim bu durumu hazmetmem herhalde mümkün değildir. Bu tavır ve bu gidişatla bir dahaki seçimlerde angutluğu bırakıp, benim gibi adamların da serçelerin safına geçeceği unutulmamalıdır.

Birkaç gün öce CNN-TÜRK kanalında yayınlanan "Tarafsız Bölge" programında İPSOS ve CNN-TÜRK tarafından ortaklaşa yapılan bir anketin sonuçları yayınlandı. Ankete katılanlara sorulan sorulardan birisi de "Sizi bu partiye oy vermeye iten sebepler nelerdir?" şeklinde idi. Seçenekler ise;   PARTİ-LİDER-VAATLER olarak sıralanmış.

MHP'ye oy verenlerin %56'sı partiye oy verdik derken, %6'sı lidere; %31'i ise vaatlere oy verdik şeklinde cevaplandırmış. HDP'liler ise %27 oranında parti derken, %38 oranında lider, %32 oranında vaatler şeklinde cevap vermişler. Yani Bahçeli'nin seçmenleri tarafından lider olarak kabul edilme oranı, Demirtaş'ın partilileri tarafından lider kabul edilme oranından bile 6.5 kat düşüktür. Başka bir tabirle söyleyecek olursak; Demirtaş'ın lider kabul edilme oranı, Bahçeli'nin lider olarak kabul edilme oranından %600 daha fazladır. 1 Kasım'da MHP'nin almış olduğu 5.5 milyon oydan ve İPSOS'un araştırmasından hareketle denilebilir ki; MHP'ye oy verenlerin sadece %6'sına tekabül eden yaklaşık 330.000 kişi Bahçeli'nin şahsına oy vermiştir. Benim de aralarında bulunduğum yaklaşık 3 milyon kişi ise vefa ve sadakat duygusuyla hareket ederek  partiye oy vermişlerdir. Bahçeli, artık bu çıplak gerçeği görmezden gelemez/gelmemelidir.

Tıpkı serçe kuşları gibi, gerçek Ülkücüler ve Türk Milliyetçileri de yurtları ve vatanları sayılan partilerine sahip çıkma azmindedirler. Böyle olduğu için de şu anda onlar için aklı selim ile düşünerek karar verme vakti kesinlikle gelmiştir. Bu insanlar ya öncelikle MHP diyerek, MHP'yi atağa geçirecekler, yurtlarına ve yuvalarına sahip çıkacaklar, ya da Bahçeli diyerek Bahçeli'yi büsbütün bitirecek, MHP'yi büsbütün yıkacaklardır. Eğri oturup, doğru konuşalım; bu noktadan sonra Bahçeli'nin lider olduğu bir MHP'den istikbal beklemek ham hayalden ibarettir. 






Ömer Sağlam

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN