Putin'le Erdoğan Türkiye’yle Rusya [Günay Tulun]

*****                                      

Nasıl bu hâle geldik, anlamanın imkânı yok. 
Meğer milletçe teşnenin teşnesiymişiz de farkında değilmişiz.
Tohumlar bir kez atıldı ya, artık ulusal konularda bile ayrılı gayrılıyız. 

Haklı davalarda bile birleşemiyoruz. Bir tarafımız saçmalarken, diğer tarafımız daha çok saçmalıyor.

Evet evet, şu Rusya konusuna değineceğim.
Herkes yazdı, bir tek ben kaldım. Ben de yazayım da liste tam olsun. 

KİM HAKLI?  
Bu yazıda bazı şeyleri ya ilk kez duymuş olacak ya da ilk kez hepsini bir arada okuma olanağını bulmuş olacaksınız.
Son söylenecek sözü en başa alıyorum.
Türkiye baştan sona haklı. 

Rusya’nın feryadına aldanmayın. Yaptıklarının hepsi planlı hepsi programlı ve hepsi kötü bir tiyatro eserinin kötü oyuncularla sahneye konmuş şekli…

DOSTA DİKİZ 
Bizim tarafın beyanlarına göre Rusya, Türkiye’nin stratejik ortağıymışmış da dostuymuş da fış fış. Laf ola, ister beri ister öte gide… 

O dost ve stratejik ortak, sürekli olarak Ermenilerin yanında... 
Hem Azerbaycan Türklerine hem de Türkiye Türklerine karşı… 
Üstelik, arşivleri Türklerin haklılığını anlatan belgelerle dolu… Şu an yaptığı da Ermenilerin yaptıklarından farklı değil. En son bilmem kaçıncı kez, Ukrayna ve Kırım’la oynadılar. Hem de doymak bilmez zalim çakallar gibi…

Türkiye’ye zarar veren terör örgütlerini besleyip desteklemekte de üstlerine yok. Eskiden de desteklerlerdi. Uçak olayından sonra bu işi aleni yapmaya başladılar. Göstere göstere… Yalnız PYD, YPG ve PKK’yı mı destekliyorlar? Hayır! Türkiye aleyhine çalışan her örgüte; para, silah, lojistik ve istihbari destek vermekteler. Aynen iki yüzlü Batı’nın yaptığı gibi… Tek farkla… Batı bir vurup bir okşuyor, bunlarsa devamlı vuruyor devamlı aleyhte propaganda yapıyor devamlı beşinci kol faaliyetinde bulunuyorlar. 

Suriye’de kurulmakta olan yeni üsler, hangi ülkeye yakın tehdit? 
Akdeniz’e çıkardıkları deniz savaş filoları ve Karadeniz’deki filolarla hangi ülkeyi kuşatmaya çalışmaktalar? 

UÇAĞIMIZI KİM DÜŞÜRDÜ?  
Siz, RF-4E Phantom keşif uçağımızın, 22 Haziran 2012’de, Suriyeliler tarafından mı düşürüldüğünü sanmaktasınız. Hem de tanıtım sistemi açık olduğu hâlde… Hem de hiç ikaz edilmeden. Öyle düşünüyorsanız şu satırı dikkatle okuyun. Suriye füze sistemlerinin yönetiminde Rus askerî birlikleri var. Onlar, Suriye askerî makamlarının verdiği her talimatı, kendi genel kurmaylarına, genel kurmayları da Putin’e onaylatıyor. E, söyleyin lütfen; şimdi silahsız uçan o Türk uçağını Suriyeliler mi düşürmüş? 

BİR RUS KAÇ TÜRK'E BEDELDİR? 
Ülkesinin oyununa kurban giden o tek Rus askeri, masum iki şehidimizden de önemliymiş. Kendi kurguladığı olaya rağmen, Rusya ha bire ortalığı kızıştırıyor, kızıştırırken de dünyayı bilinmeyen bir uçuruma sürüklüyor. Anlayamadığım tek konuysa şu; uçağımızı düşürdükleri o günlerde neden sessiz kaldık ki? 

Sessizliğimizi, başımıza külah geçirilen askerlerimizi; ABD dur deyince duran, çık deyince Kandil'den hemen çıkan ordumuzu görüp iştahlanmışlar demek ki! 

KORKU ve DOMATES BİBER PATLICAN 
Korkacağımızı ve hiç istemediğimiz hâlde hükûmetimizin zorla yaptırtmaya kalktığı nükleer santral, Rusya'dan alınmasına hiç sıcak bakmadığımız doğal gaz ve ülkemizden aldıkları domates, biber, patlıcanla bizi bağladığını düşünen Putin; yanılmış olmanın kızgınlığını yaşıyor. 
Hem de bitmez tükenmez kinle...   

Sınır ihlalleri tümüyle bilerek yapılıyor. Öyle kazayla girip çıkma falan yok. Rus gemi ve uçakları en son teknolojik ürünlerle teçhiz edilmiş. Bu cihazlar, karasularıyla hava sahalarının nerede başlayıp nerede bittiğini çok iyi ayırt ediyorlar. Buna rağmen, Rusya’nın askerî araçları sürekli olarak Türk hava ve deniz sahalarına tecavüz edip duruyor. Büyük çoğunluk, bu işin yalnızca Suriye sınırında olduğunu düşünüp, “Keşke vurmasaydık!” diyor. Oysa tecavüz yalnız orada değil. Hem Akdeniz’de hem de Karadeniz’de aynı uygulamayı ısrarla sürdürüp duruyorlar. Bu tecavüzler, Samsun ve Sinop’a kadar uzandı. Hem de çeyrek saati aşan bir yüzsüzlükle… Geçen yıl başlayan o tacizler bir ay öncesine kadar devam edip gitmekteydi. Bu demektir ki, yarın da aynı oyunu oynayabilirler. Düşünsenize, Rusya nere Samsun, Sinop nere? 

Putin demiş ki, "Benim bu olaylardan haberim yok!". Allahaşkına olacak iş mi? Putin'e haber vermeden bu işi yapacaklar da Volga'nın dibinde yatmayacaklar. Hadi canım, geç bir kalem. 

Sanmayın ki hepsi bu…
Rus uçağını düşürmemizden tam elli gün önce, ortada ne fol ne de yumurta varken, Akdeniz’deki Rus savaş gemileri, kendi bölgelerinde devriye uçuşu yapan uçaklarımıza karşı füze radarlarını kilitlediler. Ondan birkaç saat önce de Karadeniz’de yeni ihlaller yapmışlardı. Aynen sonraki günlerde de yapacakları gibi... 


Şimdi keşkecilere soruyorum:
Düşmanlık gösterisi için bundan daha açık hangi bildirim türünü seçselerdi tatmin olurdunuz? Mektup mu yazsalardı? 

BÖYLE ŞEYLER NEDEN HEP BİZİM BAŞIMIZA GELİYOR? 
Bugün gelinen nokta, zamanında, tüm düşmanca tavırlara rağmen, aşırı hoşgörü gösterip kuralsız devletler gibi davranmamızın eseridir. Uçağımızın düşürüldüğü gün gerekli tepkiyi ortaya koyup, hava ve deniz sahası ihlallerinin başlangıcında yeterli uyarıyı verebilseydik, bugünlere gelmezdik. Madem iş bu hâle gelmiştir; ticari kaygıymış, politik ayrılıkmış, dünya görüşü farklılığıymış hepsini bir tarafa bırakıp, ülke olarak kenetlenmenin zamanıdır. Bugün bu işi beceremezsek bir daha zor beceririz. 

SENARYODA BOŞLUKLAR VAR 
Rusya’nın yaygarasına, yayınladığı uyduruk rota haritalarına bakmayın. Kendileri de açıkça biliyorlar ki gökten yere kadar haksızlar. Haksızlık bir yana, yaptıkları tüm eylemler planlı programlı ve bir amaç uğruna… Bunlar hep Akdeniz ve Suriye’de boy gösterebilmek için yaptıkları dalavere… 

Size askerî çevrelerde dolaşan bir söylentiyi anlatayım da kararınızda yardımcı olsun. Rus Su-24’ünü düşürdüğümüz gün, bu uçaklar, kendi komuta merkezleri tarafından belirli haberleşme frekanslarına karşı sağırlaştırılarak uçurulmuşlar. Bu frekansların bizimkilerle haberleşebilecekleri frekanslar olduğunu tahmin etmişsinizdir. Kaçan SU-24’ün pilotu, “Türkiye hiç bir şekilde uyarmadı” diyor. Ne deseydi, “On kez uyardılar ama Putin’in kesin emri vardı, arkadaşımın uçağı düşürülene dek dönemedik mi?” Acil radyo frekansının kapsama alanı içindeki Hollandalı bir pilotla tüm ABD pilotları senin söylediklerinin aksini anlatıyorlar. Sessizlikleri kimseyi kandırmasın; İran dahil bölgedeki tüm ülkeler uyarının yapıldığını biliyorlar. Çünkü dinlediler ve kaydettiler.

GÜÇLÜLÜK OYUNLARI 
Rusların bize karşı uyguladıkları ihlal oyunlarını, uzunca bir zamandır Baltık ve İskandinav ülkelerine karşı da sahnelediğini, bu ülkelerle Nato’nun, bazı nedenlerle bu tacizleri es geçtiğini biliyor muydunuz? Yalnız o ülkeleri mi taciz etmişler? Hayır, Japonya, Kanada, hatta ABD’yi de… Belli ki Rusya, “Ben SSCB dönemindeki kadar güçlü bir külhanbeyiyim.” demek istiyor. Aslında bunu söyleyen Rusya mı yoksa Putin mi? İşte orası belirsiz bir belirlilikte… 
O da ne demek diye sormayın bana... 
Rahmetli Özal'ın söylediği gibi; "Aççık, seççik, net!" ama oldukça da karışık!.. 

RUS TEDBİRLERİ ve BİZ

Ruslar bizim yöneticilerimizle yan yana fotoğraf çektirmek bile istemiyormuş. Nedir bu Rusları kucaklama sevdası? Koy verin gitsinler.  

Ruslar, Türk TIR ve araçlarının transit geçişlerini bile engelleyip içlerindeki malların bozulmasına çalışıyorlarmış. Sen de Boğaz'dan geçen tüm Rus gemilerini, askerî gemileri dahil, onlar senin araçlarını ne kadar bekletiyorsa iki katı bir süreyle beklete beklete geçirt. Montrö'ymüş bilmem neymiş aldırmayın. Koyun boğaza iki gemi, kaza var deyin. Olmadı mı o zaman Boğaziçi çok kirlenmiş; denizi tatlı suyla yıkıyoruz (!) deyin. Yetmez, Rus gemilerine Boğazı kirlettikleri için ceza üstüne ceza kesin. 

Bahane mi yok! Basın Boğaz'dan geçen Rus gemilerini, senin kaç adamını tutukladılarsa sen de o kadarını tutukla, sınır dışı et. Yalnız, Türkiye'de yaşayan ya da turist olarak gelen sade Rus vatandaşlarına dokunmayın. Tersine her zamankinden iki kat daha konuksever olun. 

Domates, biber, patlıcanımızı almayacaklarmış. İnşallah almazlar. Böyle bir şey yaparlarsa Rusların duacısı olur; öldüğünde Putin'i evliya ilan eder, mezarını ziyaret edip çaput bağlar, adını da "Ucuzlatan Baba" yaparız. 

KEŞKECİLERE 
Keşke Rusları kızdırmasaydık diyen "Keşkeciler"e dört lafım var.  

Bir: Nükleer santral dahil Rusya’nın bize sattığı mal ve hizmetler 50 milyar dolara yakın. Bizim yıllık rakamlarımızsa bunun uzağından bile geçmiyor. 

Yani ticarî ilişkiler durdurulduğu an, biraz sıkıntı çekeriz ama Rusya kadar değil. 
Müteahhitlik hizmetlerindeki uçuk kaçık rakamlar kimseyi aldatmasın. Gazı da keserlerse kessinler, “Ezilen bir ülkenin vatandaşı olmaktansa kışı titreyerek geçirmeye razıyım." 

İki: Putin’le Erdoğan’ın benzerliklerini, nerede yanlış davrandıklarını bizler açıkça görüyoruz. Ya sizler? Ağlamadan önce, bazı gerçeklere nasıl sırt çevirdiğinizi düşünmeniz gerekmez miydi? Kaçan paranın ardından aşırı gözyaşı dökerek, ülke onurunu daha fazla hırpalatmayın. 
Bugün ağlama değil, adam gibi durma günü… 

Üç: Gün, Rusya'nın bu işte suçlu olduğunu ilan ettiği tüm görevlilerle Erdoğan'ı adam gibi koruma zamanı. Putin, onları ya da en azından Erdoğan'ı devreden çıkartma yollarını mutlaka arayacaktır. Çevrelerindeki insanlara, yiyip içtiklerine, dokunup giydiklerine eskisinden de çok dikkat edilsin. Sarf edilecek bu dikkat, ülkemizin onuruyla da ilgilidir. 

Dört: “Son çarla son padişahın kavgası” havasını yaratıp, olayların maliyetini gizliden gizliye Erdoğan’a yükleyen “Erdoğancılar”a gelince… 
Madem ilk fırsatta su koyacaktınız, oy vermeden önce iki kez hesap yapsaydınız. Erdoğan'a birçok konuda muhalif olan ben bile uçağın düşürülme olayında onu haklı bulup desteklerken, bakıyorum da menfaatinize azıcık halel geldi mi hemen satışa geçiyorsunuz.  

Sizlere ne desem ki?
Yağdanlık olmak, tam da böyle bir şey!..






Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN