Darbe Yazıları: Reis, Muşçina, Misterler ve Hoca [Günay Tulun]


Sürekli okurlarım, doğruluğu birkaç kez sınanmamış hiçbir şeyi yayınlamadığımı iyi bilirler. Hatta bu yüzden sansasyon yaratabilecek birçok olayı yazdığım hâlde yayınlamadığımı da… Eksik olmasınlar, yine de derledikleri bilgileri gönderirler. Hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Değerli yazar kardeşimiz Sayın Ömer Sağlam, “Gerzekler, Günü Gelince...” sözleriyle başlayan makalesiyle konuyu sanal medyaya taşımasaydı, “yeterli doğrulamayı yaptıramadığım için beklettiğim” bugünkü konu da aynı akibeti paylaşacaktı.

27 Temmuz günü, gruplarımızın haberleşme adresine gönderilen internet mektubu, Sayın Sağlam’ın anlattığı “Putin, Erdoğan, Obama” oyununu teyit eder mahiyette. Gelen internet mektubunda belirtildiğine göre yazı; MDN, Armed Forces Journal ve NM adlı üç yerde de yayınlanmış.

Yine değerli bir okurum, o mektubun bir gün sonrasında "SOTT Signs of The Times" adlı bir sitedeki yazıyı kopyalayıp gönderdi. Bu ilginç olayla ilgili teyit kokan bilgilerin çoğalması sonucu olayı sayfalarıma aldım.

PUTİN, OBAMA’NIN “TÜRKİYE DARBESİ”Nİ NASIL MADARA ETTİ?
Evet, evet! Yazıların başlıkları genelde bu…
Tümüyle aynı olmasa da Türkçeye çevrilince bu hâle dönüyor.
Gelelim olayın özüne…

ABD ve Nato ülkeleri, uzun süredir kendilerini rahatsız eden "Gerekli Gereksiz Konuşan Türkiye"yi nasıl “hüp lüp edip uydulaştıracaklarının” planlamasını; darbe esnasında ve sonrasında çalıştıracakları “Hizmet erbabı FETÖ"yle MOSSAD, MI6 ve CIA'nın deneyimli uzmanlarına yaptırırlar. Darbe sonrası oluşacak ortamda, aradan yeteri kadar zaman geçtikten sonra; Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz Bölgeleri Ermenistan’la Kürdler arasında paylaştırılacaktır. Sınırlar tam olarak saptanmamış daha doğrusu saptanamamıştır. Çünkü Ermeni ve Kürdler arasında “Ora da benim, şura da benim” kavgası çıkmıştır. Unutmadan söyleyeyim ki, Kıbrıs’ın tamamı da Rumlara verilecektir.

Bu paragrafta anlattıklarım, "Hrant Dink Olayı: Gerçek Katiller Köşede Sırıtıyor" adlı yazımdaki devlet ve örgütleri hatırlatmış olabilir. Bu da şu demek: Huylu huyundan vazgeçmiyor.

GELELİM İŞİN ÖZÜNE
Rusların sivil ve askerî haber alma teşkilatları hem kendilerinin devre dışı bırakıldığı bu paylaşım olayını hem de planlanan darbeyi öğrenir. Konu hemen Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin’e taşınır. Darbeyi hazırlayanlar da dâhil olmak üzere darbeye katılacakların tümü, listeler hâlinde Putin’e takdim edilir.

Putin konuyu öğrenir öğrenmez dış politikada danışmanlığını yapan "Neo Avrasyacı" Aleksandr Gelyeviç Dugin'le durumu müzakere eder ve en iyi hâlin, uçak olayı nedeniyle şu an aralarının açık olmasına rağmen Türkiye'yi uyarmak olduğunda fikir birliğine varırlar. Putin, Dugin'i listelerle birlikte Erdoğan’a yollar.

Türkiye'deki askerî ve resmî istihbarat kurumlarının derin bir sessizlik içinde olması kuşku vericidir ama şimdi onu bir yana bırakarak tekrar Dugin'in getirdiği habere dönelim.

Türkiye, Putin'in sayesinde, neredeyse tüm dünyanın bilmekte olduğu ihtilal hazırlığını nihayet öğrenmiştir. Hazırlık öğrenilmiştir ama darbenin tarihi net değildir. Onun öğrenilmesine de ünlü bir televizyoncuyla birkaç terör örgütü yardım eder.

Olay tarihinden iki gün önce, savaş bültenlerinin ünlü yüzü CNN Dış Haberler Servis Şefi ve “ABC News”in ana haber sunucusu İran asıllı İngiliz Christiane Amanpour, tam teçhizat Ankara’ya damlar. Yayın için geldiği bellidir. Bu demektir ki girişim pek yakında başlayacaktır.

Buna ek olarak PKK, PYD-YPG ve IŞİD; evet evet yanlış okumadınız PKK ile PYD-YPG yanında ki IŞİD'le birlikte güney sınırımızda toplanmaya başlar. Artık ihtilalin ayak sesleri değil ihtilalcilerin nefesi bile duyulur olmuştur.

Hükûmet, bilerek ya da bilmeyerek darbecileri bir an önce darbe yapmaya zorlar. Bilmeden olması akla daha yakın. Tedbir almakta olduğunu sanan Hükûmet yetkilileri, tüm bilgileri elleriyle götürüp Fetullahcılara verir. Çünkü Türkiye'deki tüm resmî kurumlarda, kendilerinin atadıkları dışında, kimliği gizlenmiş çok sayıda Fetöcü de vardır.

Bu büyük hata, Hükûmet’in değil, mucizevi bir şekilde ihtilalcilerin mahvolmasına yol açar. Bu konudaki ilk yazıma “Bir İhtilal Komedyası” adını verme ilhamını da Hükûmet’in bu hataları vermiştir.

Olay gecesi, S400 bataryalarıyla Rus savaş uçaklarının Cumhurbaşkanı’nı koruduğu ortaya çıkınca, aralarında İncirlik’ten kalkan 42 ABD helikopterinin de bulunduğu ihtilalci güçler; Cumhurbaşkanı’nı taşıyan uçağa dokunamamış, acilen görünmez olma çarelerini aramaya başlamışlardır. Bu aşamada Obama’ya da “Geri dönün”den başka verecek emir kalmamıştır.

Obama sakın bana kızmasın!
Ben anlatanların kurbanıyım.

KİME YA DA KİMLERE YARADI?
"Bir İhtilal Komedyası"nda, Almanya'nın geçmişinde yaşanan olayların, gereğinden fazla absürd ve çocukça gelişimini anlatmış, senaryolardaki bu basitliğe rağmen kitlelerin nasıl kandırıldığını göstermiştim. Ülkemizde yaşanan ihtilal oyununa ne denli benzediğini de ima edip, düşünmeniz umuduyla sık sık aynı soruyu sormuştum: Kime yaradı?

Bu işte ilk kural şudur. Yararlananlara bakılır.
İbre kimden yanaysa parmağı ya da ortaklığı aranır. 

ŞÜPHELİ HÂLLER
Bu anlattıklarımı bilen de var bilmeyen de ama sonuç olarak, o geceyi hepimiz yaşadık. Her şeyden en ince noktasına kadar haberli olan birkaç kişinin başında tüm bilgilerin toplanma merkezi, yani Bay Recep geliyor. Hâli tavrı, ailece ortadan kaybolmaları, her şey yatışınca ortaya çıkışı, dünyanın en nezih protesto olayı olan "Gezi" de de aynı taktiği uygulaması, her iki olayda da onun konuşmalarından sonra şiddet olaylarına bağlı ölümlerin yaşanması bu kanıyı güçlendiriyor.

Ona bağlı olduğu belli olan emre amade sivil güçlerle belediyelerin hazır kuvvet bekledikleri yerden çıkıp talimli ve planlı bir hareketle kuşatma yapması, emri alır almaz sokaklara dökülen "silahlı, aynı tarzda hazırlanmış tahta ve demir sopalı, çoğu şalvarlı, takkeli, yeşil bayraklı" insanlar gerçeğin bambaşka olduğu yolunda şüpheler oluşturuyor. Hiçbir ikbal beklemeden, ülkelerine ve demokrasiye bağlılıkları nedeniyle sokağa fırlayan bir başka kesim de var. Onlar gerçek kahramanlar!.. Daha şimdiden hiç yokmuşlar gibi davranılmaya başlandı. Ayıp, yazık, günah!

Peki, Bay Recep'in; Atatürk'ün öz malı olan "Atatürk Orman Çiftliği"ni gasp amacıyla bu milletin parasını kullanıp metazori olarak yaptırdığı sarayın ve TBMM'nin bombalanmasına siz inandınız mı?
Evet, bombalanmıştır diyenler varsa onların aklını sorgularım.

Allah aşkına dinleyin, söz konusu uçaklar F-16 Savaşan Şahin'dir. 12 km yükseklikte 2 mach hızla uçarken bile attığını vurabilecek elektronik sistemlerle donatılmıştır. Konumuz, kara hedeflerine havadan taarruz olduğuna göre diğer seçenekleri bir yana bırakıp, yalnız bu tipteki silahlarını anlatacağım. 8 değişik tipte füze, nükleer olanını saymazsak 7 ayrı türde konvansiyonel bomba taşır. 1x20'lik 512 mermi atabilen topu da vardır. Yani bu uçaklardan bir tanesi, hedefi dümdüz edip yoluna devam edebilir.

Yazdıklarımı okudunuz; konuyu bilmeyen insanlara yutturabilirsiniz ama havadan saldırı konusunu birazcık bilen kişi Meclis'in ve Bay Recep'in sarayının "gerçek anlamda" bombalandığını söyleyemez. Hangi anlamda bombalanmış olabileceğiniyse "Bombalandı!" diyenler anlatsın!

Şu işe bakın; uçakların bombalayarak yerle bir ettiği söylenen Meclis'in çok küçük bir alanında minimal bir hasar var. Yüksekten bırakılmış irice bir kaya parçası ya da içeriden patlatılan düşük güçteki bir bomba da aynı etkiyi yapar.

Gariplikler bunlarla da kalsa iyi... Daha fazla uzatmamak için AKalPe'liler tarafından sıkça kullanılan ve bir süredir moda olan iki söyleme sığınacağım: "Aklımızla alay etmeyin!", "Kimse aklımızı test etmesin!". Gülmeyin! Gülmeyin lütfen!

Yukarıda yazdığım ve yazmadığım tüm gariplikler, yaşanan o üzücü ölümlere ve sonu sakatlıkla bitebilecek yaralanmalara rağmen, olayı "Bir İhtilal Komedyası"na çeviriyor. Hatırlarsınız: Konuya değindiğim ilk yorum ve yazılarda da birçok tuhaflığa dikkat çekmiştim. Aynı "acabalarım" şu saniyede bile yanımda geziyor.

MERAK ETTİKLERİM
Bu olayda merak ettiklerim çok basit şeyler.
- Hadi ABD'yi anladık ama Nato güçlerine, Demirel’in ünlü “Geri bas, bas geri bas!” komutunu kim verdi? Obama mı yoksa Brüksel mi?
- Türkiye ne yaptı da birbirleriyle savaşan terör örgütlerini birleştirdi?
- Türkiye, bunca devleti düşman etmeyi nasıl becerdi?
- Erdoğan’ın şansı, kendisini ve sürekli olarak sıkıntıya soktuğu Türkiye'yi nereye kadar koruyabilir? Erdoğan ve AKP, ülke yönetimi ve komşular konusunda öylesine çok ve öylesine derin hatalar yaptı ki, aynı hataları bir başka devlet adamı yapsa bugüne dek kendisi yaşamdan, partisi tarihten, ülkesi de haritadan silinirdi.
- Erdoğan'ın ki gerçekten şans mı yoksa şans gibi görünen bu hâllerin altında başka başka hâller mi var? Bir gün onu da konuşuruz. Nasipse tabii!..

Son cümlem şu olsun:
Böylesine gereksiz riskler yaratmak yerine, milletçe hatalardan arınmaya çalışmak ve bu denli çok hata yapan yöneticileri azletmek gerekmez mi? Allah, ülkemizde yaşayan herkesin kalbine; köleliği değil de insanı, insanlığı ve vatanımızı sevme duygusunu yerleştirsin. Amin!..

Reis: R. T. Erdoğan
Muşçina: V. V. Putin
Misterler: B. Obama ve darbeden iki gün
önce görev süresi sona eren D. Cameron
Hoca: F. Gülen
 Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN