Hedefteki Ülke Türkiye ve Sabancı Üniversitesi [Günay Tulun]

Bugün, "Gerçek Türkler, kendisini Türk sayanlar, Türkiye'ye düşmanlık beslemeyen tarafsızlar ve tarihin yalanlarla yazılmayacağını bilenler"le "Sabancı ailesini" birbirinden koparacak bir olay yaşanacak. Çoktan beri beklenen, geç kalmış bir kopuş olacak bu... Yalnız, lütfen dikkat edin; "Gerçek Türkler, kendisini Türk sayanlar, Türkiye'ye düşmanlık beslemeyen tarafsızlar ve tarihin yalanlarla yazılmayacağını bilenler" dedim. Nasıl mı? Bu yazının amacı da işte o nasılı anlatmak!

HEDEF TÜRKİYE 
Türkiye her koldan saldırı altında.
Osmanlı yüzünden eskiden beri sevilmeyiz zaten. Sevilmeyiz ama bu son durumdan Batı'nın önceleri kucak açtığı, pamuklara sarıp koruduğu A Kal P Hükûmetleri sorumlu... İkbal uğruna, içte ve dışta bir tek adamın arkasına saklanıp öyle çok yanlış yaptılar ki...  
 

Bugünkü yazımda "ne ülkemiz insanını bölmelerinden, ne 18 ada ve 1 kayalığımızı milletten gizleyerek Yunanistan'a peşkeş çekmelerinden, ne Deaş yanlışlarından, ne Zarrab'dan dönme Sarraf'tan, ne Balyoz, ne Ergenekon ve benzerlerinden, ne 15 ve 27 Aralıkta patlayan yolsuzluk haberlerinden, ne iç oylar için ikide bir başka ülkelere horozlanıp onları potansiyel düşman hâline getirmelerinden, ne toplu katliama imza atmış diktatörlere selam durmalarından, ne sıfırlanmış terörü hortlatmalarından, ne seçim hilelerinden, ne Türk ordusunu allak bullak etmelerinden, ne adalet sistemini çöktürmelerinden, ne ülkesine duyarsız yandaş kitleler yetiştirmelerinden, ne millî eğitimi yok etmelerinden, ayrıca belki de bilerek ve isteyerek ülkeyi yönetmemelerinden söz açmayacağım. Etrafta tek dost ülke kalmaması da konumun dışında... 

TUHAF BİR İKTİDAR
İktidarın yanlışlarından söz ederken doğrularını da söylemek gerek. Uçan kuşa silah verirken, Türkiye'yi kapısında bekletip sonra elinin tersiyle iten; ABD, Almanya, Hollanda ve Batılı diğer ülkelere karşı yeni müttefikler araması gibi... 

Tabii ki, bu aramalar teslimiyetçiliğe dönmediği müddetçe... 

O silahların üretiminin, hâlâ Türkiye'mde yapılmamasıysa iktidarın eksilerinden biri... İnsaf, 15 yıl tek başına iktidar olacaksın ama bu işi halledemeyeceksin. 

Bir diğer ve çok büyük eksileriyse... Aslında eksi demek yanlış ve yetersiz olur, ayıbı diyelim. Yok o da olmadı kendi ülkelerine karşı saygısızlığı... Yok yok bu da olmadı, şimdi söyleyeceğim eylemsizliğe ancak şu sözcük yakışır: İhanet!.. Ermenilerin hiç durmadan Türkiye aleyhinde çalışıp, uluslararası kararlar çıkartmalarına karşın, 15 yıldır hiç duymadan, hiç görmeden, dilsizleri oynamak başka nasıl adlandırılır ki? 

Bu suskunluk, bana çok ama çok manidar geliyor. Ülkemiz bu suskunluktan dolayı, gittikçe genişleyen bir ağ tarafından lekelenmekte... Bu lekeleme işlemine Türkiye'den de katılanlar var. Örneğin bugün Cumhurbaşkanlığı makamında oturan zamanın başbakanı... Hiç bilmediği açıkça belli olan Ermeni meselesiyle ilgili olarak, taziye mesajları yayınlamıştı. 

O taziye sonrasında, zaten var olan içimizdeki Türkiye düşmanları da kendilerini, afişe olmaktan korkmayacak kadar güçlü hissederek faaliyetlerine hız verdiler. Dünya ülkeleri de bunları örnek gösterip "Türkler Soykırım Yaptı!" yargısına vardılar. Aslında "Türklere karşı yapılan ve adı Türk soykırımı olması gereken" bu hayali soykırımı tanıdılar. 

İşin en acı tarafı, bazı üniversitelerimizin öğrencilerinin beynini Ermeni yanlısı tez ve fikirlerle yıkayarak "Soykırım yapmışız" düşüncesini genç beyinlere postulat kıvamında yerleştirmeleri... 

Nihayet işin özüne geldik.
İşte, konumuz; bu ağın içinde yer alan, Türk diyemeyeceğim ama Türkiye'de faaliyet gösteren bir üniversite...
 

SABANCI ÜNİVERSİTESİ 
Sözü fazla uzatmayacağım. Sabancı Üniversitesi, ülkemizdeki olaylara duyarlı kesimler tarafından Atatürk düşmanlığıyla mimlenmiştir. Bu üniversite, geçmişte yazdığım bir yazıda Ermenilere, azılı bir "Ermeni militanı" derecesinde yakın olduğunu anlattığım, eski dava arkadaşları tarafından "ideoloji fırıldağı"* muamelesi gören Halil Berktay ve onun ekolünden gelen Türkiye karşıtlarını barındırır. Murat Belge'yle onun izinden gidenlere de bu üniversitede konferanslar verdirirler. Geçmişte verdirdiler, gelecekte de verdirebilecekleri uygulamalarından bellidir.

Kişisel kanım şu:
Konuyu bilmeyen genç beyinlerimizi, bilimsel özgürlük paravanının ardına saklanıp kendilerinin de vatanı olması gereken Türkiye'm aleyhine yetiştirip zehirliyorlar. Bu kanı kişisel ama bazı eski öğretim üyeleri, bu bilimsel özgürlüğün masaldan öte gitmediğini itiraf ediyorlar. Bu arada, Sabancılardaki bu kinin, ödenmesi gereken hangi diyetten doğduğunu anlatan yazılar internette kol gezmekte... Yüzde yüz doğrulukla teyit ettirme fırsatını bulamadığım için bu konulara girmedim.

BUGÜN GERÇEKLEŞECEK OLAY NEDİR 
Almanya ve Amerika Birleşik Devletlerinde, Türk düşmanlığının zirve yaptığı bu dönemde "Sabancı Üniversitesi"nin ev sahipliği altında, bugün başlayıp tam dört gün sonra 17 Eylül'de sona erecek “Türk-Ermeni Bursları Üzerine Atölye Faaliyetleri 2017 - Ermeni Soykırımına Avrupa Yaklaşımları” adlı bir şov yapılacak. Adına çalıştay falan diyorlar ama aldırmayın. Bu tam bir şov!

Bu kanıya nasıl vardığımı açıklayayım:
Ev sahibi Sabancıların üniversitesi dışında kısmi ev sahipliği yapacak olanlar; ABD'nin Michigan Üniversitesi ve yine ABD'ye ait USC Dornsife Institute of Armenian Studies adıyla tanıdığımız Güney Kaliforniya Üniversitesi'nin Ermeni Çalışmaları Enstitüsü ile Ermeni dostluğu ve Türk düşmanlığıyla meşhur Alman Lepsiushaus Potsdam Enstitüsü...

Bugünkü şov, daha önce ABD'de başlatılmış bir yaygaranın devamı. Ardında Ermeni diasporası ve destekçisi CIA, dolayısıyla Amerikan Hükûmeti var. Hadi bunları biliyoruz ama Lepsiushaus Potsdam Enstitüsü'nü de tanımak gerek. Kurucusu Johannes Lepsius, hayatını Türk düşmanlığı ve olmamış Ermeni soykırımını kanıtlama çabası içinde tüketen biri... 

Ev sahibi olarak karşılamayı yapan iki kişiden biri Sabancı'dan Hülya Adak... Sanırım, vedalaşma şovunu da huyu suyu Hülyalaşmış biri yapar. Koç Üniversitesi'nden Zeynep Türkyılmaz ve Bilgi Üniversitesi'nden Ohannes Kılıçdağı, Michigan Üniversitesi'nden Fatma Müge Göçek'de Türklere kin kusacaklar arasında...

Neden mi böyle dedim?
Geçmişte yaptıkları budur da ondan.
Yazacak fırsat bulursam onları size tanıtmak isterim. 

DİKKATE ALINMAYAN TEPKİ 
Olay, ülkesini düşünen küçük bir kesimden büyük tepki gördü. Bu nedenle T.C. kimlikli konuşmacılar birtakım çift anlamlı oyunlara da girişebilirler. Belki de aldırmayıp "arkam kuvvetli, paralar da cebimde, kim takar Türkiye'yi" deyip devam ederler. 

Şovda Türk tezini savunmak için davet edilenlerin kim olduğuna gelince...
Bu söze kanmadınız değil mi? Zaten şakaydı. 
Belli bir görevi yerine getirmek için kurulduğu söylenen Sabancılara ait bu üniversite, böyle bir daveti yapmayacak kadar bizden uzak! 
Göstermelik de olsa Türk tezini anlatacak tek bir konuşmacı yok.
Demek ki, diyet denen şey böyle ödeniyor.

Son söz: 
Bu şov, Ermeniler aleyhinde olsaydı; şovun gerçekleşeceği binanın önünde en azından birkaç yüz Ermeni olurdu. Bunlar Türklere küfreder, Türkler katildir der, soykırım der, Türk bayrağını çiğneyerek yakar; taş atıp Türkleri kışkırtırlardı. Bizimkiler cevap verince de "Görün işte, soykırımı da böyle yaptılar!" yaygarası başlardı. Bakalım, hâlâ bizdendir diye düşünmeye çalıştığım Almanya'daki Türk kökenliler ne yapacak? Bakalım, futbol maçları dışında da Türkiye'ye bağlılar mı?
Futbol maçlarında görmeyi istemediğimiz hâlde ısrarla sergiledikleri agresifliklerinin binde birini Ermenilere karşı da gösterebilecekler mi? 

Ya basın? Ya Türk basını adını taşıyan gazete, televizyon, dergi vesair? 
Ya "Sivil Toplum Kuruluşu" denen gruplar?
Bunu birkaç saat içinde göreceğiz.
O hâlde bekleyelim ve görelim! 


Halkı sürekli vurdumduymazı oynayan ve yöneticileri tarafından korunmayan tek ülke olan Türkiye'm, Allah'a emanetsin!


*İdeoloji fırıldağı: Hakaret anlamıyla söylenmemiştir, tespittir.
Halil Berktay'ın biyografisini bilen 
ben yaştakiler, ideolojiden 
ideolojiye militan seviyesinde zıplayıp durduğunu da bilirler. 



  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN