Uslu Fener Palabıyık Hakem Mağdur Beşiktaş [Günay Tulun]




Aslında, birilerinin kalbi kırılabilir diye bu konuya hiç girmeyecektim. "Biraz da doğruları konuşsak, fanatizmi bıraksak, Türk sporu derken oradaki Türk sözcüğüne layık olmaya çalışsak." düşüncesi ağır basınca duramadım. Yine de uyarıyorum. Bu yazımın konusu ne yazık ki, Fenerbahçeli kardeşlerimizin hoşuna gitmeyecek türden... Fanatizm derecesinde gözü ve aklı kararmış taraftar kesimleri bu yazımı okumasın. Çünkü boşuna sinirlenecek, anlatmak istediğimi anlamayacaklar.

Bir haksızlık sürekli olmaya başlayınca ister istemez dikkat çekiyor.
Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan maçlarda, Beşiktaş aleyhine ilginç olaylar cereyan ediyor. Hemen ardından da Fenerbahçe yönetimi ortaya çıkıp, hakemin Fenerbahçe aleyhine çalıştığını, Beşiktaş'ı koruduğunu söylüyor. Fenerbahçe silahşörleri de egemen oldukları gazete ve TV kanallarında bu söylemi kaynata kaynata büyütüyorlar. Beşiktaş'tan hoşlanmayanlar da bu koroya katılıyor.

Çamur at, izi kalsın.
Gözünün gördüğünden çok başkalarının ağzına bakanlar bu çamurlu ize bayılıyorlar. Uzun yıllardır hâl böyle... Hangisini anlatsam ki...
Son yıllardan hemen aklıma gelen birkaç örneği vereyim. 

Biliç'in son yılı, Beşiktaş'la Fenerbahçe oynuyor. Maç devam ederken Emenike formasını çıkararak sahayı terk ediyor. Maç duruyor. Fenerbahçeliler, soyunma odasına yönelen Emenike'yi geri döndürmeye çalışıyorlar. Ev sahibi Fenerbahçe'nin seyircisi provoke olmuş, Emenike'ye her türlü küfürü edip sahaya bir şeyler yağdırıyor. Emre Belözoğlu geliyor, Beşiktaş Teknik Direktörü Biliç'e küfrediyor. Uzun bir aradan sonra Hakem Fırat Aydınus, sanki hiçbir şey olmamış gibi maçı devam ettiriyor. Kart dahi göstermiyor. Oysa tam üç kez sarı kart almayı hak eden Emenike de Belözoğlu da atılmalıydı. Galatasaraylılar bile "Kural hatası var, tekrarlanması şart!" derken Beşiktaş'tan hoşlanmayan Beşiktaşlı Federasyon Başkanı'nın emri altındaki kurul, her şeyin normal olduğuna, tekrara gerek olmadığına karar veriyor. Bir yerden ilham mı aldılar bilmiyorum ama yazılmamış bir sözcük nedeniyle böyle karar almışlarmış. Oysa çok daha hafifinin yaşandığı olaylarda çok farklı kararlar alınıyor. Bu arada, maçtan sonra başlatılan alışık olduğumuz manzara hafta boyu devam ediyor. Yani, Fenerbahçeli yöneticiler kavga çıkartacak cümlelerle Beşiktaş'ı suçluyor.
Sonuç: Beşiktaş'ın önü kesiliyor. Bozulan moraller nedeniyle şampiyonluk yarışında tekliyorlar. Şampiyonlar ligi yerine Avrupa ligine gidip milyonlarca avro kaybediyorlar.  

Geçen yıl oynanan kupa maçı... Van Persie her türlü terbiyesizliği yapıyor, hakem Ali Palabıyık kendisini sahadan atmıyor ya da atamıyor. Aynı saygısız Van Persie, yani sahadan atılmış olması gereken o Van Persie, açık ofsayttan maçın tek golünü atıyor ve Beşiktaş, haksızlıkların bol kepçe yaşandığı bu maçla birlikte kupaya veda ederek milyonlarca lira kazançtan oluyor. Maçtan sonra, Fenerbahçeli yöneticiler alışık oldukları her zamanki metotla Beşiktaş'a saldırıyorlar. 

Gelelim son maça...
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, maçtan birkaç gün önce adaletli bir yönetim istiyor. Bunda da hem yerden göğe kadar haklı hem de bu dileğini hiçbir provokasyon içermeyecek şekilde açıklıyor. Çevremdekilere şunu söylüyorum: "Eyvah! Beşiktaş'ın yenilmesi kesinleşti.".
Neden mi? Ardından gelecekleri tahmin ediyorum da ondan.

Beklediğim aynıyla oluyor. Aziz Yıldırım kuliste beklerken, sözcüsü Mahmut Uslu sahneye çıkıyor. Her zaman ki provokasyon numaralarına başlıyor. "Beşiktaş Başkanı hakemi etkilemek istiyor" diyerek, daha önce de Fenerbahçe lehine kararlarla maç yöneten hakeme mesaj yolluyor. Bununla yetinmiyor, çarpıtılmış gerçeklere doğmamış olayları da katıyor. Büyük bir kinle Beşiktaş'a saldırıyor. Maçtan sonra Beşiktaşlı futbolcu Caner'in özel hayatını diline dolayıp iyice çirkinleşiyor. Ardından Önder Fırat denen bir başka Fenerbahçe yöneticisi ilginç hareketlerle kural dışı işlere imza atıyor.
Aykut Kocaman'ı aşağıdaki satırlarda anlatacağım için burada söz etmeyeceğim.
Sonuç: Nizami bir golü ve bir penaltısı verilmeyen Beşiktaş, penaltıdan yediği iki golle yeniliyor ve milyonlarca lira kaybediyor.

Mahmut Uslu'nun çarpıtılmış demeçlerinden yeni bir örnek: "Federasyon Başkanı'na borçlu kulüp örneği dünyada yok"muş! O zaman sorarım, derim ki: 
Be Adam! Madem öyleydi de Yıldırım Demirören'i neden seçtiniz? Elinizi tutan mı vardı? Seçtiğinizde Beşiktaş'tan alacaklı olduğunu biliyordunuz. Üstelik, Beşiktaş ondan para almadı ki... Kulübü kötü yönettiği için sansasyon yaratıp sempati toplayabileceğini sandığı transferlere para harcayarak kulübü, usulsüz ve gereksiz yere borçlandırdı. Bu tür işlerde kulüpler değil, yöneticiler suçlanır. Üstelik, bu borç-alacak ilişkisi doğduğu sırada Yıldırım Demirören, Federasyon Başkanı değil kulüp yöneticisiydi. Olayı neden provoke edip duruyorsun ki? Şuna inan, birkaç aptal ve militan dışında hiç kimseye buradan ekmek çıkmaz. Hem sen, dünyada böyle örnek olmadığını nereden biliyorsun? Yaptığın araştırmayı yayınla da bizler de öğrenelim. Bilmediğin konularda ahkâm kesip de aklımızla oynama? O örnek Türkiye'de bile var.

Kulüp başkanını bile dövdünüz ama "insan aklı nisyanla maluldür" deyip sütten ak rolleri oynuyorsunuz. Yapmayın, Türk sporuna yazık ediyorsunuz. 
Tribünlerde olay çıkaranlara, ömür boyu statlara giriş yasağı verilebiliyor. Oysa, sürekli olay çıkaran, hatta tribünlerde olay çıkaranların o hâle gelmesinin müsebbibi olan sizler, birkaç günlük cezayla sıyrılıyorsunuz. Adalet mi bu?

Günlerdir konuşuyorsunuz. Günlerdir kin kusuyorsunuz. Üstelik yıpratmaya çalıştığınız Beşiktaş'ın Avrupa'da çok önemli bir maçı varken. O maç ki, Beşiktaş'ın alacağı her puan Türk futbolunun hanesine yazılacak. 
Özetlersem sizin de diğer Türk kulüplerinin de işine yarayacak. O hâlde nedir bu gereksiz şiddet? Gözler bu denli kararır, akıllar bu denli tutulabilir mi? 

Bir küçücük cümle de İlker Yağcıoğlu için...
Maçtan sonraki hâli neydi öyle. Mahmut Uslu ve Fenerbahçe'yi bu derece militan tavırlarla koruma altına alacağını söyleselerdi, inanmazdım.  

Ve Aykut Kocaman!
Bir kısım Fenerbahçelileri bile kendisinden nefret ettirdi. Ha bire konuşuyor ha bire saçmalıyor. Kâh centilmeni kâh mağduru kâh haklıyı oynuyor ve iyi de rol kesiyor ama sinema ve tiyatrodan anlayanlar bundan etkilenmiyor. Gerçi inanarak oynasa onları da etkileyecek ama inandırılıcılık problemini yenemiyor.

Keşke maçı kazanmamış olsalarmış da futbolcularının hakkını yiyorlarmış da çatır çatır yenmişler de... Bu çatır çatır sözcüklerini onun ağzından duymak bende ters tepki yaratıyor. Şike şüphesiyle lekelenen yıl düştü aklıma... Sonradan o şampiyonluk için de böyle söylemişti. Acaba Aziz Yıldırım ortalık durulduktan sonra neden "Aykut Kocaman ben oldukça bu kulüpten içeri giremez!" demişti? Bir sözcük insanı nerelere götürüyor. 

Centilmen, mağdur, haklı rolü oynamanın da raconu olmalı. Aykut Kocaman'ın yönettiği Konyaspor'un, Başakşehir'le oynadığı geçen sezonun kupa finali geliyor gözlerimin önüne... Teknik adam ve yönetim işin içinde olmasa seyirciler o kumpası kurabilirler, Başakşehir'in kupasını ellerinden alabilirler miydi? Bu kez Aykut Kocaman başlarında değildi ama Konyaspor aynı oyunu Süper Kupa'da da oynadı. Konyasporluların çıkardığı olaylar nedeniyle yarıda tatil edilmesi gerektiği hâlde devam ettirilen maçın hakemi, yine Fırat Aydınus'tu... Beşiktaşlıların maçtan düştükleri o kadar belliydi ki... Sonunda Başakşehir'in başına gelenler gibi Beşiktaş da kaybetti. 

Peki, Konyaspor-Başakşehir maçının hakemini hatırlar mısınız? Ben söyleyeyim. O da Fırat Aydınus'tu... Türk sporunun bu Fırat ve bu Ali'den çektikleri nedir? "Kişinin ayinesi işiyse" ileride de çekeceği var demektir. 

Aykut Kocaman'ın maç izlemekle ilgili problemi mi var acaba?
Çatır çatır yenmişler. Beşiktaş'ın iptal edilen golünden söz ederken "Ortada gol mol yok!" diyor. Maçtan sonra Erman Toroğlu'nu dinledi ya, ha bire Beşiktaş'tan atılması gerekenlerden söz ediyor. Atılması gereken kendi futbolcularınıysa erenler anlatacak zahir!

Bu kez de aklıma, Ata Aksu'nun "29 Şubat 2004'te, Kocaman'ın başında bulunduğu İstanbulspor ile Beşiktaş'ın yaptığı maçta dağıtılan teşvik priminden söz edişi ama Federasyon'un bir şey yapmayışı geliyor.". Dikkat edin, hedefteki takım yine Beşiktaş ve bu habere "Teşvik primi değil o!" diye itiraz edense Fenerbahçe...
Allah Allah! Sen nereden biliyorsun ki?
Neyse Aykut Kocaman'dan gözümdeki değerini aşan seviyede söz ettim.
Yetti de arttı bile...

Bir çift söz de sporun içinde olan herkese...
Yöneticisinden sporcusuna, siyasetçisinden taraftarına dek herkes, iğneyi de çuvaldızı da karşı tarafa batırdıkça Türk sporu bir adım ileri gitmez. Hem ne oldu Türk'ün adaleti denen kantara... Evet ne oldu her yere yazıp durduğumuz Ata'm sözündeki "Ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim"in ahlak kısmına...

Son söz Mosturoğlu'nun olsun! 
Olsun ki bunca sıkıcı gündem içinde birazcık da gülelim. 
"Video hakem olsaydı, Beşiktaş'ın bu kadar şampiyonluğu olmazdı." 

Hüloğ! 



Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN