Nevzat Tandoğan ve Zeytin Dalı Harekâtı [Ömer Sağlam]







Tek parti döneminin ünlü Ankara Valisi'nin adını taşıyan "Tandoğan Meydanı"nın adını "Anadolu Meydanı" yaptılar.
Gerekçesi bu adam demiş ki; "Bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz!". 

Peki bu sözde komünizme övgü veya öykünme var mıdır?
Bilakis tam tersi; adam komünizme karşı çıkmış böyle diyerek.
Anlaşılan Komünizm heveslilerini veya sözüm ona komünizmle mücadele adı altında şehirde gürültü patırtı yapanları azarlamış kentin yöneticisi sıfatıyla.
Peki şimdi de aynısı olmuyor mu Ankara'da?
Bugünkü Ankara Valisi, bütün gösteri yürüyüşlerini ve bu kabil tepkisel etkinlikleri yasaklamadı mı başkentte?
Şimdi de adamın adını taşıyan caddenin adını "Zeytin Dalı" olarak değiştireceklermiş!
Gerekçe, PYD'ye destek veren ABD'yi protesto etmek ve tepki göstermek!
ABD'nin de çok umurundaydı!
ABD Büyükelçiliğinin yanı başındaki John F. Kennedy Caddesi'nin adını değiştirmek varken, Nevzat Tandoğan Caddesi'nin adını değiştirmeye kalkışmak, tam anlamıyla "eşeğini dövemeyen paldımını döver" atasözüne uygun bir davranıştır aslına bakarsanız.
Madem Nevzat Tandoğan "bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz" dedi diye adamın adını başkentten kazıyorsunuz, şu halde bu ülkede kendi eliyle Komünist Partisi kurduran Atatürk'ün ve onun en yakın silah arkadaşı İnönü'nün adını taşıyan yerlerin ismini de değiştirsenize.
Demek istediğim; bunun sonu yok beyler; nerede duracağı da belli olmaz.
Bu yaklaşım Vahhabi yaklaşımıdır.
Vahhabilik de öyledir; Arabistan'da eskiye ait ne varsa yakıp yıktı Arap.
Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer dışında sahabeden hiçbirinin mezar yeri belli değildir Arabistan'da!
Ebu Bekir ve Ömer'in kabri ise Hz. Peygamber'in kabrinin yüzü suyu hürmetine kurtarabilmişlerdir kendilerini.
Çünkü bu üç kabir yan yanadır Medine'de.
Ecdad eseri Ecyad Kalesi ve Ceruh Kışlası sizlere ömür.
Başka Osmanlı eseri var mı Arabistan'da, doğrusu bilmiyorum.
Ellerinden gelse Kabe'yi ve Peygamber'in kabrini de söküp atacaklar!
Ancak şimdilik dokunmuyorlar.
Çünkü buraları kullanarak Hac ve Umre adı altında fahiş miktarlarda para kazanıyorlar!
Artık İsrail savaş uçaklarına hava sahasını da açtılar, iş tamamdır! 

Bazen, eskiye ait kötü hatıraları canlı tutmak da gerekir.
İbret almak için lazımdır bu tür yerler.
Bakın, Ankara kent merkezine 30-40 km. mesafede bir Ova vardır.
Özal iktidarına kadar bu ovanın adı "Mürted" idi.
Nedir Mürted?
Mürted, Arapça "başkaldıran", "isyankâr" demektir.
1402 yılında Timur ile Yıldırım Bayezit orduları arasında cereyan eden ve neredeyse Osmanlı'nın ortadan kalkmasıyla sonuçlanan Ankara Savaşı'nın kötü hatırasını canlı tutmak için verilmiş bu isim.
İbret almak için verilmiş yani.
Zira, savaş sırasında bu bölgede konuşlu bazı beyler ve ordu kumandanları, Yıldırım Bayezit'e başkaldırmış ve Osmanlı ordusundan ayrılarak Timur'un saflarına geçmişlerdir.
Böylece Osmanlı ordusu zayıf düşmüş ve yenilmiş.
Yıldırım Bayezit de esir düşmüş Timur'a ve Timur, rivayete göre Yıldırım Bayezit'i bir demir kafes içinde şehir şehir dolaştırmıştır.
Buna dayanamayan Yıldırım Bayezit de çok yaşamamış ve kahrından ölmüştür.
Tam tersini söyleyenler de var.
Yani Timur'un, esir aldığı Yıldırım Bayezit'i rencide etmeyerek tam bir hükümdar muamelesi yaptığını, meclisinde bulundurduğunu, birlikte satranç vs. oynadıklarını, buna karşılık salıvermediğini söyleyen tarihçiler de vardır.
Esasen savaş öncesinde Yıldırım'ın Timur'a diplomatik teamüllere aykırı mektuplar gönderdiği ve kendisine, topal olmasından dolayı "Kudurmuş topal köpek" şeklinde hakaretler ederek meydan okuduğu bilinmektedir ki; tarihçi Yılmaz Öztuna, bu konuda Yıldırım Bayezit'i hatalı bulur ve onun gururuna yenik düştüğü söyler.
İşte bu olayın hatırasını canlı tutmak için bu ovaya Mürted denilmiş.
Ancak Özal döneminde, bu isim değiştirilerek ovanın adı Akıncı yapılmış.
15 Temmuz'da darbeciler burada bulunan hava üssünü merkez yaptılar diye bu sefer de Akıncı adı değiştirilip tekrar Mürted yapıldı malum.
Orada bulunan uçaklar ise sürgüne gönderildi!
Üstelik Ankara'yı bombalayan uçakların Diyarbakır'dan, engelleyen uçakların ise Eskişehir'den geldikleri bilindiği halde, böyle tepkisel bir tavır konuldu nedense.

Esen Boğa ismi de öyle.
Ankara Savaşı'nın en can alıcı kısmının yapıldığı Çubuk Ovası'na yapılan havalimanına bu savaşın anısına Esenboğa adı verilmiş.
Esenboğa, Esin Buga'dan gelmektedir ve Esin Buga, Timur'un en önemli kumandanlarından birisidir.
Moğol kökenli olduğu söylenir Esin Buga'nın.
Ancak biz, onun Türk olduğunu düşünüyoruz.
Zira Buga, yani Boğa, Türk ismidir.
Tarihte bu ismi taşıyan büyük Türk kumandanları vardır.
Mesela Abbasi ordularını yöneten Boğa El-Kebir ve Boğa Es-Sagir gibi.
Yani Büyük Boğa, Küçük Boğa demek istiyoruz.
Dede Korkut hikâyelerinde geçer bu Boğa ismi; Boğaçhan olarak.
Osmanlı Ordusu'na öldürücü darbeyi de bu Esin Buga vurmuştur.
Eğer olaya sadece Osmanlı zaviyesinden bakarsanız, havalimanına Esenboğa isminin verilmesini "Osmanlı karşıtlığı" olarak anlarsınız.
Ancak olaya Türklük zaviyesinden bakarsanız hiç de öyle olmadığını görürsünüz.
Çünkü Timur da tıpkı Yıldırım Bayezit gibi bir Müslüman Türk'tür.
Üstelik Yıldırım Bayezit'ten çok daha kabiliyetli ve yetenekli birisidir.
Askeri dehadır, dünyanın gördüğü en ünlü cihangirlerden birisidir.
Türk tarihine şan ve şeref sayfaları ekleyenlerdendir.
Yıldırım'dan çok daha dindar olduğunu ve istemeyerek de olsa İslam Dünyası'na verdiği zararın günahını affettirmek için Çin üzerine sefere çıktığı sırada öldüğü söylenir.
Bu sebeple havalimanına onun kumandanlarından birinin adının verilmesinde bize göre de hiçbir sakınca yoktur.
Bir taraftan "Turan" ve "Türk Birliği" deyip, bir taraftan da Özbekistan'ın Fatih Sultan Mehmed'i olan ve Gur'ı Emir olarak anılan Timur ve ordusu hakkında ileri geri laf söylemek akıllıca değildir.

"Bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz" dediği için Nevzat Tandoğan'ın adını Ankara'dan kazımaya çalışanlara sormak isterim; peki bu adam hırsızlık veya yolsuzluk yapmış mı; devlet malını aşırmış mı; iltimas ve kayırma yapmış mı; taciz ve tecavüz gibi eylemlere kalkışmış mı; devlet imkânlarını yakınlarına peşkeş çekmiş mi?
Bu tür suçları varsa tamamdır, değiştirin gitsin adamın ismini taşıyan cadde ve meydan adlarını.
Yok eğer böyle bir şeyi yoksa, yaptığınız düpedüz popülizmdir.
Sakın ola hiç kimse Nevzat Tandoğan'ı savunduğumu sanmasın.
Nevzat Tandoğan'ı savunmuyorum; Ankara'yı ve cumhuriyeti savunuyorum ben.
Şehirler de tıpkı canlılar gibidir; nefes alıp verirler.
Sokak, cadde, meydan isimleriyle, yapılarıyla, anıtlarıyla, tarihi, tabii ve kültürel dokularıyla yaşarlar.
Bunları değiştirirseniz şehirleri öldürürsünüz.
Halkın belleğine yerleşmiş ve şehirlerle özdeşleşmiş isimleri değiştirirseniz o zaman şehrin kimliğini değiştirmiş olursunuz.
Kimliksiz, kişiliksiz, şahsiyetsiz bir şehir çıkartırsınız ortaya.
Doğrusu çok merak ediyorum; Tandoğan Meydanı'na kaç kişi Anadolu Meydanı, Kızılay Meydanı'na kaç kişi Milli İrade Meydanı ve Boğaz Köprüsü'ne kaç kişi "15 Temmuz Şehitler Köprüsü" diyor.
Oysa böyle yapılacağına yeni yerlere bu isimler verilse çok daha iyi olurdu.
Mesela Boğaz Köprüsü'ne "15 Temmuz Şehitler Köprüsü" diyeceğinize, İstanbul'da yapılmakta olan Üçüncü Havalimanı'na "15 Temmuz Havalimanı" adını verseniz çok daha yakışık almaz mı?
ABD Büyükelçiliği'nin önündeki Nevzat Tandoğan caddesinin adını değiştirip Zeytin Dalı Caddesi yapacağınıza, bu caddenin uygun bir yerine bir Zeytin Dalı anıtı veya bu harekâtı anlatan bir âbide dikseniz çok daha anlamlı olmaz mı?
Mesela, büyükelçiliğin kuzeyinde ve tam karşısında bulunan BTK binasının önündeki alana ya da büyükelçiliğin doğusunda bulunan Atatürk Bulvarı ile Kennedy ve Nevzat Tandoğan caddelerinin kesiştiği noktaya?
Tam da ABD Büyükelçiliği'nin burnunun dibine!
Büyükelçi her sabah kalkıp pencereden bakınca bu anıtı görse kötü mü olurdu?
Öte yandan Zeytin Dalı Harekâtı'nın hatırasını canlı tutmak için cadde ismi değiştiriyorsunuz da neden Fırat Kalkanı Harekâtı'nda şehit düşen 72 Mehmetçiğin hatırasına bir şeyler yapmıyorsunuz?
Yoksa Fırat Kalkanı Harekatı'nı 2019 için kullanamıyorsunuz da ondan mı?
Sonra da kalkıp, "Afrin Harekâtını siyasi malzeme yapmayın" diyenlere kızıyorsunuz değil mi?
Başta Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve 15 Temmuz şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diler, kahraman ordumuzun yanında olduğumuzu ve Zeytin Dalı operasyonuna tam destek verdiğimizi bir kez daha yineliyoruz.
Allah ordumuza ve milletimize yardım etsin..






Ömer Sağlam

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN